atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Hz. Muhammedin Vasiyetini Yazdırmak İstemesine Ömer'in Karşı Çıkması

 

Remzi Kaptan

 remzi.kaptan@yahoo.com

Biliniyor ki tarihte yaşanmış bir çok olayda, haksızda olsa galip gelmiş olan güçlü taraf bu haksızlığını gücüne dayanarak, iktidar ve güçlü olmanın bütün imkanlarını kullanarak kendi lehine çevirmiş ve böylece ondan sonraki süreçlerde de etkin olacak şekilde haksızlığını doğru olarak kabul ettirmiştir. Yine biliniyor ki, haklıda olsa, eğer haklılığını ifade edecek araç ve imkanlardan yoksun olanlarda, haklı oldukları halde haksız duruma düşmüş ve bu düşüş daha sonraki süreçlerde de onların aleyhine bir şekilde devam etmiştir. Dolayısıyla objektif bir tarih bilgisine ulaşmak ne yazık ki bu sebeplerden dolayı pek mümkün olmamaktadır. Olmadığı içinde tarih boyunca yaşanmış bir çok haksızlığı doğru kabul eden anlayış ve düşünceler varlığını sürdürüyor. Halbuki tarihsel olaylara tek yanlı ve şartlandırılmış bir şekilde bakmak yerine bir çok açıdan ve farklı anlayışların tarihsel olaylara bakışı da dikkate alınsa, sonuçların çoğu kez farklı olacağını görebiliriz. Ne yazık ki bu pek mümkün olmuyor. Olmaması, egemenlik kazanmış anlayışların taraftarlarının, savunucularının çok olması ve bunların  kendi bakış açılarının yegane doğru olduğuna şartlandırılmış olmaları, kendi bakış açımızı, olaylara yaklaşımımızı dile getirmeyeceğimiz manasına gelmiyor.

Belki bakış açımızı, tarihsel olaylara ve diğer bir çok konuya yaklaşımlarımızı açıklıyor olmamız, asırlardır tek yanlı bilgilerle eğitilmiş ve bu eğitim sonucu amiyane tabirle neredeyse “kemikleşmiş” anlayışların hedefi olmamıza vesile oluyor. Buna rağmen bazı doğrularımızı dile getirmeye ısrarla devam etmeliyiz. Eğer bazı doğruları dile getirmesek, belki ilelebet doğru diye bilinen yanlışlar varlığını sürdürecek.

İslam tarihinde, Hz. Muhammedin vefatından kısa bir süre önce vasiyetini yazdırmak istemesi ve Ömer'in buna karşı gelmesi oldukça önemli bir olaydır -ve yukarıdaki açıklamaya en iyi örneklerden biridir-.

Bu olayı Şiiler başta olmak üzere diğer Ehlibeyt bendeleride çok önemserler. Buna karşın Ehli Sünnet anlayışı ise bu olayı pek ciddiye almaz.

Bütün Ehlibeyt bendelerinde olduğu gibi, bu olay biz Aleviler içinde oldukça önem arz ediyor.

Enis Emir, “İslam Tarihinde Ehlibeyt ve Eshab” adlı çalışmasında, sadece Şii kaynakları değil, aynı zamanda Sünni kaynakları da referans alarak önemli tespitlerde bulunuyor. Bizlerin düşünceleriyle paralellik arz ettiği için bu tespitleri özet olarak aktarmak istiyoruz.

*“İslam tarihinde en üzücü olaylardan biri peygamber efendimizin vefatından kısa bir müddet önce yaşanmıştı. Bu olayda peygamber efendimiz hasta yatağının etrafında toplanan eshabına(sahabesine) ve Ehlibeytine hitaben söyle buyurmuştu: “Gelin size bir şey yazayım ki, benden sonra asla sapmayasınız”. Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Ağrı ve elem Allah'ın elçisine galip gelmiştir. Kuran aranızdadır, o bize yeter!” Orada bulunanlar ihtilaf edip çekiştiler. Bir grup; “Getirin de sapıklığa düşmemeniz için Allah'ın elçisi (peygamber efendimiz) bir şey yazsın”, diyor, diğer grupta Ömer'in sözünü tekrarlayordu. Peygamberin huzurunda bağırıp çağırmaları ve anlaşmazlıkları çoğalınca, Hz. Peygamber söyle buyurdu: “Kalkın ve yanımdan gidin!”

Abbas'ın oğlu Abdullah bu olay için devamla şöyle diyordu: “Bütün musibet ve belalar, peygamber efendimizin huzurunda bağırıp ihtilaf ederek o önemli konunun yazılmasına engel olunduğundan dolayı meydana geldi”.

Ömer'in, peygamber efendimiz hakkında söylemiş olduğu esas sözü tarihçilerin ve hadisçilerin bazıları değiştirmişlerdir. Ömer, peygamber efendimizin istediğini önlemek için oradakilere şöyle demişti: “Peygamber sayıklıyor (ne söylediğini bilmiyor)!” Bazı tarihçi ve hadis ehli, Ömer'i korumak için bu ağır olan ifadeyi daha yumuşak kelimeler ile değiştirerek peygamber efendimizin hadisine ihanetlerini belgelemiş oldular.

Peygamber efendimiz aramızda olup ihtilafa düşmememiz için bir şey yazdırma isteğini buyurmuş olsaydı acaba bu isteğini seve seve yerine getirmez miydik? Ama eshab kendi menfaatlerini önde tutarak peygamber efendimizin isteğini yerine getirmemişlerdi. Şanı yüce Allah şöyle buyurmuş: “Peygamber size ne verdiyse onu alin; size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. (Haşr suresi/7) O (peygamber) heva (nefsine göre) ve heves üzerine konuşmaz. Onun konuştuğu her şey vahiy (Allah'ın emri) iledir. (Necm suresi/3)”**

Bu kısa anlatımda da görülüyor ki aslında tarih boyunca ve günümüzde çok önemli sahabeler olarak anılan kimselerin Hz. Peygambere itaat etmedikleri, ona karşı geldikleri gerçeğidir. Peki Hz. Peygambere karşı gelmek Allah'a karşı gelmek değil midir?

Ne yazık ki egemen olan anlayış, bu kişileri çok önemli şahsiyetler olarak kabul ettirmiştir. Oysaki bu kişiler Hz. Peygamber zamanında bile ona karşı gelme cüretinde bulunan kişilerdi. Bu peygambere karşı gelen kişiler daha sonraları Müslümanlara dini ve siyasi önder(!) oldular. Bunların yapacakları önderliğin nasıl bir önderlik olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Bizler bu kısa açıklama ve örneklerle aslında doğru diye bilinen bir çok olayın yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Ömer, Sünni inancına mensup kişilerce çok muteber bir şahsiyet olarak kabul edilir. Hz. Peygambere bağlı, onun yolunda yürümüş biri olarak kabul edilir. Oysa gerçekte bu hiçte böyle değildir. Sadece Hz. Peygamberin vasiyetini yazdırma meselesinde değil, daha öncesinde savaş meydanında Hz. Muhammedi yalnız bırakıp kaçması, Hz. Peygamberin atadığı Zeyd'in oğlunu komutan olarak kabul etmemesi ve karşı çıkması ve daha başka bir çok olay. Bütün bu olaylar ve karşı koyuşlar düşünüldüğünde bizce bazı şeyler yerine oturuyor ve daha aleni hale geliyor. Ne yazık ki bu açıklığa rağmen birileri ısrarla bunları görmezlikten gelmeye devam ediyor. Onlar ısrarla görmezlikten gelmeye devam etsinler, bizlerde ısrarla onları görmeye davet etmeye devam edeceğiz.

* Bu olay ve bununla bağlantılı daha başka olaylar hakkında detaylı ve Sünnilerce de muteber kabul edilen kaynaklarında esas alındığı yığınla çalışma var. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler bu kaynaklara baş vurabilirler.

** Enis Emir

İslam Tarihinde Ehlibeyt ve Eshab

Can Yayınları

Sayfa: 16,17,17

 

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!