Hakikatin Sırrını Beyan Eylemek
Yaşam, evren, insan gerçekliğinden uzak kaçanlar, hakikatin sırrına vakıf olmak yerine gündelik uğraşlarla zaman harcayanlar, gündelik çaba ve çalışmaları yaşamın merkezine koyanlar; dünyayı sadece kendileri ile başlatır ve kendileri ile bitirirler. Yaşamın, dünyanın ve hatta bütün kainatın merkezinde onlar vardır. Bütün galaksiler onların etrafında semah edip dururlar.
Oysa yaşamın böyle olmadığını çok güzel şekilde dile getiriyor Noksani Baba:
Zahit sanma bizi dünden bu günden (Sanmayın erenler dünden bu günden )
Nice bin kez gidip bu hana geldik (Biz nice bin kere bu hana geldik)
Daha yer ile gök yaratılmadan (Hakkı Teala nura tecelli kıldı)
Nur-u Muhammedi seyrana geldik (Ol nurdan payımız aldıkta geldik)
Kaba bir softa olan kişi bu sözlerden bir şey alır mı, anlar mı?
Almadığı gibi kendi geriliğine, cehaletine, at gözlüğüne başkalarını da mahkum ve mecbur kılmak istiyor. Onun gibi düşünmeyen, onun gibi algılamayan herkes, “ona göre yol getirilmesi gereken, hidayetine vesile olunması” gerekendir. Kendisi 'yaşamı çözmüş, dünyayı anlamış, uzayın her derinliğini keşfetmiş, insanın bilincini ve duygusunu kavramış ya', bu kavrayışa başkalarını da dahil etmek istiyor.
Öyle değil ne yazık ki.
Daha bir şey anlamadığı ve algılamadığı halde, kendisinde fersah fersah ileride olanları da arkalarında tutmak, onları da kendi geriliğine, cehennem çukuruna dahil etmek çabasındadır.
Oysa Noksani Baba ve onun dahil olduğu geleneği sürdürenler çağlar öncesinden hem akıl, bilgi, eğitim yoluyla, hemde sezgi, gönül, tefekkür boyutuyla bir çok şeyi beyan eylemişlerdir.
Kandili kudreti yarattı nurdan
On İki ervahı yarattı sırdan
Lamekan şehrini yarattı nurdan
Aşkı muhabbeti cevlana geldik
Sahi kaba yobaz ve onun yoldaşı olan cahil yoz bu sözlerden ve bu sözlerin yansıtmış olduğu düşüncelerden ne anlıyor?
Zerre kadar anlama ve algılama çabası gösteriyor mu yoksa bu sözlerin, düşüncelerin ağırlığını keşfedip altında ezileceğini bildiği için kötülemeye, yok saymaya mı çalışıyor?
İnanıyor ve biliyoruz ki yolumuz doğru yoldur. Bu yol için bedel veren, kafa yoran, yaşamın sırrını bilenlerimiz sanıldığından da çoktur. Noksani Baba ve onun süreğinde olanlar hakikatin sırrını anlamak isteyenlere beyan eylemişlerdir. Hakikat arayıcılarına düşende bu beyan eyleneni anlamak ve yaşamlarına katıp cümle insanlığa sunmaktır. Sunalım ki yozlar ve yobazlar daha bir azalsın ve cümle insanlık hak ettiği bilince sahip olsun.
Ademe kavuştuk cennete girdik
Havva ile orada çok demler sürdük
Binasını yerin göğün biz kurduk
Arzu kıldık onu seyrana geldik
Hak buyurdu buğday yemeyin hey can
Galebe eylese nefsine ile Şeytan
Yedikte buğdayı eyledik isyan
Sürüldük cennetten cihana geldik.
Tövbe kıldık makbul oldu sözümüz
Muhammet cisminde açtık gözümüz
Adem’den Hatem’e sürdük yüzümüz
Ol demde sureti insana geldik
Muhammet cisminde karar eyledik
Hak buyurdu hak kelamın söyledik
İndik aşkın deryasını boyladık
İkrar verdik Şah-ı Merdana geldik
Başımıza vurduk tacı
Çıktık seyreyledik arşı
Miraçta biz gördük Hakkı
Hatemi aslana geldik
Fatıma, Muhammet, Ali
Ezelden kurdular yolu
Hasan, Hüseyindir Veli
Eşiğine kurbana geldik
Zeynel'den Bakıra İndik
Sadık’a göz gönül kattık
Kazım’dan Rıza’ya yettik
Taki, Naki Şaha Geldik
Ondört masum-u pak bizim sırrımız
Oniki mamurdan gelir nurumuz
Kırkların ceminde vardır yerimiz
Uğradık mektebi irfana geldik
Erenlerden bizde destur almışız
Noksaniyem lamekandan gelmişiz
Münkirin gözüne perde olmuşuz
Hakikat sırrını beyana geldik
Remzi Kaptan
remzi.kaptan@yahoo.com
|