atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Evlat Sahibi Olmanın Onuru ve Sorumluluğu

Her ne konuda olursa olsun söylediklerimizin hayatta karşılığı olmalı. Onun dışında, söylemlerimiz ne kadar cafcaflı ve tumturaklı olursa olsun eğer hayatta karşılığı yoksa, bir anlam ifade etmez, kıymeti harbiyesi yoktur.

Söylediklerimiz, önerdiklerimiz hayatın içinde ve bizzat yaşayarak, gözlemleyerek, doğruluğuna inandığımız ve uyguladığımız gerçeklerimizdir.

Bu noktada aile ve çocuklar üzerine söylediklerimiz, bizler açısından test edilmiş ve doğruluğu ortaya konmuş gerçeklerdir. Bu manada söylediklerimizin hayatta karşılığı var.

Bunlardan yola çıkarak tekrar şunları belirtip konumuza dönebiliriz:

Zamanın her an değişmekte olduğunu, değişenin sadece zaman değil, aynı zamanda insanda olduğunun farkındayız. Değişen insan her manada değişiyor, gelişiyor. Bir çok konuda algısı, uygulaması ve inancı değişiyor.

Bu değişimlerden en önemlisi de aile ve çocuklara yönelik algı ve uygulamadır. Özellikle modern toplumlarda, refahın gelişmiş olduğu, sanayinin zirve yapmış olduğu, belli bir demokratik kültür ortamının, toplum yapışının var olduğu toplumlarda daha yaygın olmakla beraber değişmekte ve gelişmekte olan ülkelerde de bu algı ve uygulamalar var. Yani aile ve çocuk fikrine bundan önceki on yıllarda ki önem atfedilmiyor ve bundan önceki aile anlayışı, yapısı çoğunlukla değişmiş durumdadır.

Değişim ve gelişim kaçınılmaz olduğundan Alevilerde elbette ki bu durumdan etkileniyorlar. Nasıl ki genel olarak insanlığın aileye ve çocuklara yaklaşımı değişmişse, mesela aile olmak/kurmak, evlenmek ve çocuk sahibi olmak günümüz şartlarında eskiye oranla yaşamsal önemde değilse, Alevi inançlı gençlerde bu durumdan bağımsız değillerdir.

Bundan önceki on yıllara oranla günümüzde aile kurmak, çocuk sahibi olmak esaslı ve önemli bir konu değilse, insanlar yalnız ve ailesiz, çocuksuz bir yaşamı tercih ediyorlarsa; elbette ki böyle bir yaşamada saygılı olacağız. Ancak bizlerin düşüncesi, önerisi ailenin önemli ve kutsal olduğu, aile kurumu ile beraber çocuk sahibi olmanında değerli ve yaşama anlam katan bir gerçeklik olduğu yönündedir.

Bizlere göre yaşam ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar değişirse değişsin bazı şeyler var ki onlar değişmez, değişmemeli. Değişmesi bize göre doğallığa aykırıdır.

Bu değişmezlerden biriside aile ve en önemlisi de çocuktur. Eğer ciddi bir sağlık veya başka herhangi irade dışı bir engel yoksa, her insan mutlaka bu kutsal duyguyu yaşamalıdır.

Evet, çocuk sahibi olmak, anne-baba olmak belkide insanın yaşadığı ve yaşayacağı en yoğunluklu duygudur. Hiç bir duyguyla kıyaslanmayacak şekilde dolu dolu yaşanan bir duygudur. Tarife sığmaz ve ancak yaşayanların bilebileceği bir duygudur.

İnsanın yaşama, doğaya, Yaratıcıya, inanca, kendisine bakış açısını, algılamasını değiştirip dönüştüren, insanı olumlu anlamda bütünlüklü olarak değiştirip geliştiren bir duygudur.

“Hayatımı yaşıyorum/yaşayacağım, bu çirkin dünyaya çocuk getirip de ne yapacağım, sorumluluk taşımak istemiyorum, çocuk sahibi olanlar sanki çok iyi bir mertebeler...” gibi ve daha benzer gerekçelerle çocuk sahibi olmak istemeyenler kendilerince haklı olabilirler. Böyle bir anlayışa saygı göstermek gerekir. Fakat çocuk sahibi olmak hayatını yaşamamak anlamına gelmiyor. Hatta çocuk yaşamı daha da güzelleştiriyor. Elbette çocuk sahibi olup gereklerini yerine getiremeyenler, sorumsuzluk yapanlar çokça mevcutlar. Fakat çocuk sahibi olup gereken sorumluluğu yerine getirenlerde çok. Yani bilinçli bir şekilde eğer çocuk sahibi olunursa, en doğrusu olur. Yine dünyaya gelen her çocuk doğru bir eğitimle dünyayı neden daha yaşanılır kılmasın ve neden böylesi çocuklara vesile olunmasın.

Yaşamımıza anlam katan, dünyayı güzelleştiren evlatlara sahip olmak onurların en büyüğü değil midir?

Bu noktada çocuk sahibi olmak öyle plansız olmamalı. Belli bir plan ve bilinçle çocuk yapılmalı. Demin de dediğimiz gibi çocuk sahibi olmak yaşamı tümden değiştiriyor ve ağır bir sorumluluğu var. Netice itibarıyla inançsal olarak olaya bakarsak, yokluk aleminden varlık alemine bir canın gelmesine sebep oluyorsunuz. Elbette ki böylesi büyük bir olayın (hatta mucizenin) sorumluluğu da çok ağır olur.

Aile anlayışı elbette ki bundan 50 yıl önceki gibi olamaz. Yani geniş ve büyük aile, anne-baba-evlat dışında da yakınların aile sayıldığı büyük aile olunmaz. Bazı uygulamalar kaçınılmaz olarak değişecek, tanımlar yeniden ele alınacak ve uygulamalarda bunlara paralel olarak gelişecek. Bütün bunlara itirazımız yok. İtirazımız tümden aile ve evlat sahibi olmaya karşıtlıktır. Bazı kimselerin kendilerinin yaşadıkları kötü hatıraları genele yaymalarıdır ve bu acı hatıralardan yola çıkarak çocuklara, aileye tümden karşıtlığadır.

Çok şükür çocuk sahibi olmuş ve o yüce duyguyu tüm yoğunluğu ile yaşamış biri olarak gönül rahatlığıyla diyebilirim ki çocuğunuzun bir gülümsemesi, size bakışı bütün yorgunluğunuzu alıyor ve çektiğiniz zahmetler, verdiğiniz emeklere o bakış, o Tanrısal kokuya emin olun ki değiyor.

Sonuç itibarıyla zaman ne kadar değişirse değişsin, insan ne kadar gelişirse gelişsin aile kurmak ve evlat sahibi olmak, birlikte güzellikleri paylaşmak ve yine birlikte zorluklara göğüs germek insan için en doğrusudur.

Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!