Hz. Muhammed Nurdur
Remzi Kaptan
remzi.kaptan@yahoo.com
Hz. Muhammed gerçeğini ozanın şu mükemmel sözleri önemine uygun şekilde açıklıyor: “Alemlere nur doğdu, Muhammed doğduğu gece”. Hz. Muhammed, gerçek manasıyla alemlere nurdur. İstenildiği kadar bu gerçek çarpıtılsın, tahrif edilsin, yok edilmeye çalışılsın... Biz inanıyoruz ki; Hz. Muhammed’in nuru dünya dönene dek -bütün karartma çabalarına rağmen- dünyayı nurlandırmaya devam edecektir.
Hz. Muhammed, Cebrail’in kendisine bildirdiği ilk vahiyle yola koyuldu. Yıllarca bütün zorluklara rağmen insanlığı La ilahe illallah (Allah’tan başka ilâh yoktur) inancını kabul etmeye çağırdı. Aradan asırlar geçmiş ama bizce bu çağrı güncelliğini koruyor. İnsanlar sözde Allah’tan başka ilâh olmadığına şahadet getiriyorlar. Ancak pratikte bu ilâhın yerini maddiyat alıyor. Belki bazıları abarttığımız sanısında olabilirler. Fakat işin özü bu çağrının devam ettiği gerçeğidir. İnsanlar, Hz. Muhammed dönemindeki gibi putlara tapmıyorlar ama başka şeyleri putlaştırmışlar. Bu putlaştırma somut olmadığından, bizlerinde anlatımları anlaşılmayabiliniyor. Gerçek olan; insanların günümüzde nefislerinin, hırslarının, ihtiraslarının, bencilliklerinin... esiri olduğu gerçeğidir. Bu doyurulamayan ihtiraslar zamanın modern putlarıdır. Putların olduğu yerde de Muhammedî davette olacaktır. Muhammedî davetin bilinmesi, tanınması, anlaşılması, kavranması için de Hz. Muhammed’in bilinmesi gerekmektedir. Hz. Muhammed, çoklarının yaptığı gibi dar bir çerçevede, at gözlüğü bakışla, salt bir yönüne ağırlık verilerek bilinemez, kavranamaz.
Hz. Muhammed’i anlamak istiyorsak, onu bir bütün olarak kavramaya çalışmalıyız. Dogmatik, yüzeysel, biçimsel bir yaklaşımla ele alırsak eksik bir kavrama sahip oluruz. Hatta salt inançsal yönden tanımaya çalışırsak yine eksik olur. Hz. Muhammed’i bir bütün olarak tanımaya çalışmalıyız. Sosyolojik, toplumsal, tarihsel, psikolojik... ve tabii ki inançsal yönüyle. Böylece sağlıklı bir sonuca ulaşmış oluruz. Eksik, yanlış bir tanıma, Hz. Muhammed’e hakaret olarak kabul edilmelidir. İyi niyetli dahi olsa Hz. Muhammed’in kutsallığına, yüceliğine zarar vermek kabul edilemez.
Hz. Muhammed, yüce ahlâkın, erdemin, insaniyetin, güvenilirliğin, paylaşımın, yiğitliğin, bilgeliğin, asaletin... temsilcisidir.
Son peygamber olması dolayısıyla da diğer peygamberlerdeki güzellikler onda somutlaşmıştır. Bu manada her şeyiyle tamdır.
Hz. Muhammed’i kısa bir makale ile anlatmaya çalışmak imkânsız. Bizlerin yapmaya çalıştığı, Hz. Muhammed’in doğru anlaşılması gerektiğidir. Hz. Muhammed’i anladığımızda yaşamımızın manası farklılaşır. Tekrar belirtelim ki; Hz. Muhammed’i bazı sınırlarla sınırlamak Hz. Muhammed’e hakarettir. Hz. Muhammed’e yanlış, yalan söylemler isnat etmek büyük günahtır. Hz. Muhammed’i dünyevi ihtiraslara araç yapmak büyük günahtır. Hz. Muhammed’in peygamberliği insanlara doğru yolu göstermek, insanların dünyada ve ahirette saadete ulaşmaları içindir. Bu manada insanın dünya ve ahiret mutluluğu esastır. İnsana zarar veren her düşünce, eylem Muhammedî mesaja zıttır. Belirttiklerimizi Teslim Abdal’ın bir deyişiyle noktalayalım:
Canım kurban olsun dost
Senin yoluna
Adı güzel kendi güzel
Muhammed
Söyler misin cümle âlem
Dilinde
Adı güzel kendi güzel
Muhammed
Sen bir peygambersin
Şeksiz gümansız
Sana inanmayan
Dinsiz imansız
Teslim Abdal ne eyler
Dünyayı sensiz
Adı güzel kendi güzel
Muhammed
|