atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Neden Aleviler Adına Örgütlenme?

Nasıl Bir Alevi Örgütlenmesi?

Remzi Kaptan

remzi.kaptan@yahoo.com

 

En genel tanımı ile örgütlenme “ortak bir amacı ya da eylemi gerçekleştirmek maksadıyla bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik” anlamına geliyor. Bunu biraz daha detaylandırdığımızda  “belirli bir amaca yönelik, birbiriyle bağlantılı çalışmaların gerçekleştirilmesi için kişilerin önceden belirlenmiş  görevler ve sorumluluklar çerçevesinde bir araya gelmesiyle oluşan, tamamlayıcı ve süreklilik gösteren toplumsal yapılanmadır”. Örgütlenmek, kurumsallaşmak, bir araya gelip ortak bir irade oluşturup kendi geleceğine yön vermek her toplum için zorunluluktur. Bir topluma yapılabilinecek en büyük kötülük, o toplumun örgütlülüğünü parçalayarak, önderlerini yok ederek o toplumu örgütsüz, öndersiz bırakmaktır. Örgütsüz, öndersiz bir toplum tarih sahnesinden çekilmeye, dolayısıyla imha olmaya mahkumdur. Böylesi trajik bir sona karşı toplumlar daima tetikte olmuşlardır. Örgütlülüğe sıkı sıkıya sarılmışlardır. Zira bir toplumun düşmanı o toplumu yok etmenin, zayıflatmanın, güçsüz bırakmanın, kendi egemenliği altına almanın en kolay yolunun o toplumun örgütlülüğünü dağıtmaktan, kurumlarını yıkmaktan/işlevsiz bırakmaktan geçtiğini bilir. Bu sebepten onlarca entrika, hile geliştirerek ve acımasız bir şiddet kullanarak o toplumun öncü gücü tasfiye edilir. Geride kalanlar ise tehlike olmaktan çıkarılmış, kendilerine hizmet edecek hale getirilir.

Bütün bu tespitlerden de anlaşılacağı üzere örgütlenmek her toplum için yaşamsaldır. Bu yaşamsallık Aleviler için daha da yakıcı bir hal almıştır. Çünkü Aleviler asırlardır yok sayılıyor, inkar ediliyor, dışlanıyor, horlanıyor, katlediliyor . Bu böyle devam edip gidiyor. Alevi toplumumuzun hiç bir hakkı verilmediği gibi, çoğunluk olan yobazların baskısı hayatın her alanında yoğunlaşarak sürüyor. Kendimizi yani Aleviliğimizi inkar ediyoruz. Çoğu kez çok bilmiş yobazlar güruhu bizlerin temel anlayışlarıyla alay ediyor. Sesimizi çıkaramıyoruz. Bu yobazlar karşısında ezik bir şekilde duruyoruz. Yobazlar inancımıza zerre kadar saygı duymadıkları gibi iktidar olmalarına güvenerek bizleri yaşamın her noktasında hiçleştirmeye çalışıyorlar. Alevi toplumuna dayatılan bütün olumsuzluklara karşı ne yazık ki güçlü bir karşı duruş sergileyemiyoruz. Toplumumuzun örgütsüz olması neticesinde karşı duruşu ortaya koyamıyoruz. Gereken güç ve birlikte olmadığımız yani örgütsüz olduğumuz için günden güne asimle ediliyoruz, dışlanıyoruz, hayatın bütün alanlarında yok sayılıyoruz ve en önemlisi de kimliğimiz hala sakıncalı, kuşkulu ve yasak!

Ne yazık ki günümüzde dahi Alevilik inancı hala yasaklı bir inançtır. Alevi inancına inanan Aleviler üzerindeki baskılar dolaylı ve direkt olarak tarihte olduğu gibi günümüzde de devam ediyor. Dolayısıyla örgütlenmek, Hacı Bektaş Velinin deyimiyle “Bir olmak, diri olmak, iri olmak“ yani örgütlü olmak Aleviler için hayatiyet arz ediyor. Eğer Aleviler doğru bir şekilde, özüne uygun bir şekilde örgütlenmezse daha çok baskı görür, yasaklı olur, dışlanır, asimle edilir. Tekrar ısrarla vurgulayalım ki Aleviler ivedi bir şekilde bir araya gelip kurumlarını yaratmalı ve hayatın her alanında varlıklarını dosta düşmana his ettirmelidirler. Bilindiği gibi hayat boşluk af etmiyor. En küçük bir boşlukta bile birileri tetikte sızmayı bekliyorlar.

Bir şeyler yapmalıyız. Toplumumuza, değerlerimize, inancımıza sahip çıkmalıyız. Bir futbol takımını savunduğumuz kadar inancımızı, toplumumuzu sahipleniyor muyuz? Bir araba almak için verdiğimiz paranın binde birini bu yola hizmet için veriyor muyuz? Giyeceklerimize, içeceklerimize harcadıklarımızın çok azını da hizmete veriyor muyuz?

Neden  Alevi toplumuna, Alevi toplumunun şahsında insanlığa hizmet etmeyelim? Alevi toplumunun şahsında insanlığa hizmet etmek şereflice bir davranıştır. Neden her türlü boş ve anlamsız şeylere hizmet ediyoruz da toplumumuza hizmet etmeyelim?

Tarihin de kanıtladığı gibi Alevilik bir bütün olarak bütün insanlık için kazanımdır. Alevi inancı insanidir. İnsanın mutlu ve huzurlu yaşaması için davettir. Bu gerçeklik eninde sonunda kabul görecektir. Şimdiden bir çok aydın Alevi inancını araştırmaya başlamıştır. Neden Alevilerin Brezilyada  cemeveleri olmasın? Neden Afrikada cemevleri olmasın? Önümüzdeki yıllarda her renkten, ırktan, coğrafyadan insanlar kendilerini Alevi olarak görürlerse buna şaşılmamalıdır. Bunun için geç bile kalınmıştır. İşte şimdi bu geç kalınmayı hızlandırmak önümüzde görev olarak durmaktadır. Ya bu görevi yerine getireceğiz yada köşemize çekileceğiz.

Milyonlarca insanın kanı ve emeğiyle ortaya çıkmış olan bir inanca neden hizmet etmeyelim?. Bir Budist Budizme, Sünni Sünniliğe, Katolik Katolikliği hizmet ediyor da neden bir Alevi Aleviliğe hizmet etmesin? Alevi olmak, Alevi inancına hizmet etmek suç değildir. Nasıl ki herhangi başka bir inançtan insan inancına hizmet ediyorsa, Alevilerin de Aleviliğe hizmet etmesi hakkıdır. Aleviler bu doğal haklarını kullanmak zorundalar. Ayrıca Alevi inancına hizmet etmek başka bir inanca düşmanlık etmek değildir. Birileri bilinçli olarak Alevi inancını basitleştirmeye çalışıyor. Sanki Alevi inancının gelişmeye, yaşamaya hakkı yok. Oysaki diğer inançlardan inananlar inançlarını geliştirmek için, dünyanın her yerindeki insanlara ulaştırmak için akla gelecek ve gelmeyecek metotlar geliştiriyorlar. Neden Alevilerde Alevilik inancını insanlıkla buluşturmasınlar? Nasıl ki diğer inanç mensupları inançlarını dünyanın her yerinde tanıtıyorlarsa Alevilerin de en az onlar kadar inançlarını insanlıkla buluşturmaya hakları vardır. Bu noktada Aleviler geç bile kalmışlardır. İşte bu geç kalınmışlığı durdurmak, Aleviliği yasaklı durumdan kurtarmak, insanlıkla buluşturmak için örgütlenmeliyiz.

Halihazırda “Alevi” adı ile mevcut örgütlenmeler var. Ancak bizce bu örgütlenmeler ihtiyaca cevap vermek şurada dursun, daha güçlü bir örgütlenmenin önünde engel durumdalar.

Günümüzdeki çeşitli Alevi örgütlenmelerinin –Alevi adı altında örgütlenme dersek daha doğru yapmış oluruz-  yönetici kadroları çeşitli partilerin, örgütlerin, ideolojilerin, kurumların güdümündeler. Veya direkt onların üyeleridirler. (istisnalar hariç) İste bu Aleviler dışı güçler mevcut Alevi adlı kurumların yöneticileridirler. Dolayısıyla bu tür kurumlardan doğru bir şekilde Alevi toplumuna hizmet etmelerini beklemek saflık olur. Bu kurumlarda elbette bütün samimiyeti, inanmışlığı ile hizmet eden canlar var. Ancak bu canların olması bile gerçeği değiştirmiyor. Mevcut Alevi adı ile oluşmuş kurumların temelinde çeşitli güçlerin çıkar hesapları, dengeleri var. Çünkü gelinen aşamada artık Aleviliğin tamamen yok edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu anlaşılmadan hareketle, yok edilemeyecek Aleviliğin mümkün mertebe farklı algılamalara ve yorumlamalara sebebiyet verilecek şekilde bir sunum ortaya çıkmıştır. Aleviliği, Alevi olup da inancını asgari düzeyde bile bilmeyen ve Alevi olmayan kesimlere “tanıtmak” için bir kampanyalar dizisi yıllardır sürüyor. Bununla amaçlanan Alevi olanların kafalarını bulandırmak, muğlak ve birbirinden farklı Alevilik tanımlamaları yaparak asırların imbiğinden geçmiş olan değerlerin içini boşaltmak ve böylece kendi çıkarlarına uyan bir toplumsal kesim oluşturmaktır.

Bütün kuşatmalara, asimilasyona, baskılara, yok saymalara rağmen Alevilik var olmaya devam ediyor. Her ne kadar Alevilik inancına inanan Alevilerin sayısı eskiye oranla  azalmışta olsa, Alevilik varlığını sürdürüyor. Bütün olumsuzluklara rağmen, kendini inkâra zorlamalara rağmen Alevilik inancının varlığını sürdürmesi beraberinde bazı güçlerin hesaplarını yeniden yapmalarını getiriyor. Çeşitli güç odakları yok edilemeyen Alevi inanç gerçekliğini ve beraberinde toplumsal konumu kendi siyasi, ideolojik, ekonomik, çıkarlarına uygun hâle getirme çalışmaları yürütüyorlar.  Bu odaklar tek bir güç olmayıp çeşitli güçler olduğundan ve bu güçler arasında yerel ve global düzeyde  bir çok anlamda çatışmalar olduğundan, bu çatışma Aleviler ve Alevilik boyutuyla da sürmektedir. Her güç kendisine uygun bir Alevilik modeli sunuyor. İnancın esas boyutu kimsenin umurunda  değil. Dikkate alınan yegane unsur, kendilerine hizmet edecek şekilde dizayn edilmiş olan unsurdur. Aleviler arasındaki bazı söz sahibi kişiler bilerek, bazıları da bilmeyerek bu oyunun oyuncuları arasındadırlar. Bazıları çıkarları gereği -ideolojik, ekonomik, siyasi vb. - bu oyunun gönüllü sürdürücüleri olurken, bazıları da farkında olmayarak kafa bulanıklığının neticesinden dolayı oyunu sürdürüyor.

Ama ne olursa olsun, hangi güç en mükemmel donanıma sahip olursa olsun, kazanacak olan asırların süzgecinden süzülerek, sayısız erenlerin hizmet ettiği ve kendi şahsında temsil ettiği anlayış olacaktır. Gerçek manada Hz. Ali sevdasını katıksız yüreklerinde taşıyanların olacaktır. Her ne kadar bu anlayışa sahip olan ve inancını hiçbir biçime, gösteriye koymadan bütün sadelikleriyle yaşayanlar azınlıkta da olsa, sesleri cılız hatta hiç çıkmasa da kazanacak olan ve insanlık var oldukça yaşayacak olan, yaşaması gereken bu inanç anlayışı olacaktır. Farklı güç odakları istedikleri kadar Aleviliği basite indirgemeye çalışsınlar. Şiiliğe yamamaya, Sünniliğe eklemlemeye çalışsınlar. İstedikleri kadar kendi dar ideolojilerinin arka bahçesi olarak görsünler, istedikleri kadar ırkçı fikirlerine alet etmeye çalışsınlar. İstedikleri kadar Hz. Ali’den, Oniki İmam’lardan koparmaya çalışsınlar. Başaramayacaklardır. Aleviliği öz mecrasından çıkaramayacaklardır.

Bu belirlemelerden yola çıkarak neden mevcut örgütlenmelerin Alevi toplumunun yüzde birine bile ulaşmadıklarının sebebini daha rahat kavramış oluruz. Her ne kadar bunların sesleri çok gür çıksa da özünde çeşitli hesaplara dayanan yüreği ve beyni bu dava için atmayan insanların oluşturdukları örgütlenmeler başarısız olmaya mahkumdurlar. İşte bu tespitler sonucu yüreğinde ve beyninde Aleviliği yaşayanlar olarak kurumlaşmaya davet ediyoruz. Gençliğin şahsında bütün Alevilere bir kez daha sesleniyoruz: Alevi gençliği; artık yeter gaflet uykusunda uyuduğun. Uyan, uyan ve kendine gel! Etrafına bir bak. Bak ki, mazlum ve mahzun toplumun ne halde, gör. Toplumun yok olmanın eşiğinde. Eğer sen gaflet ve dalalet uykusundan uyanmazsan, toplumun yok olup gidecek. Eğer sen müdahale etmezsen, asırlar boyunca büyük bedeller verilerek korunmuş olan değerlerin yok olup gidecek. Eğer sen hemen şimdi “Ben Aleviyim ve hep Alevi kalacağım” demezsen artık kimse diyemeyecek.

Alevi gençliği; sen asi ve asil ataların torunusun. Sen Adem peygamberden, Hz. Muhammed’e insanlığın sesinin devamısın. Sen her türlü hileye ve düzenbazlığa boyun eğmeyen Hz. Ali’lerin, zalimin zulmüne biat etmeyen İmam Hüseyin’lerin, kötülere kanmayan İmam Hasan’ların, zorbalığa karşı direnişi yükselten Babailerin, haksızlığa bir kez bile rıza göstermeyen Eba Müslüm’lerin, kötülerin ve sömürücülerin korkulu rüyası Hasan Sabbah’ların, ölümü gülerek selamlayan Bedrettin’lerin, Börklüce Mustafa’ların, Torlak Kemal’lerin, yüzülen derisini sırtına alıp giden Nesimi’lerin, darağacında da olsa doğruları haykıran Hallacı Mansur’ların, Hınzır’lara inat şaha giden Pir Sultan’ların, Hacı Bektaş’ların, Kalender Çelebi’lerin, Mevlana’ların, Bozoklu Celal’lerin, Yunus Emre’lerin, ateşte semah dönenlerin değerlerini teslim ettikleri gençsin. Sana yakışır mı uyumak? Sana yakışır mı ateşte semah dönenlerin değerlerine sırt dönmek? Sana yakışır mı serçeşmenin başını bırakıp gitmek?

Sana yakışmaz.

Yakışmaz sana atalarının boyun bükmediği yobazlara boyun bükmek.

Sana yakışmaz ölüme gülerek gidenlerin gülüşlerini yarım bırakmak.

Sana yakışan, asi ve asil atalarının mirasına sahip çıkmaktır.

Sana yakışan, umudunu yitirmeden, asla pes etmeden, bıkmadan , yorulmadan aşk ile gerçeklerini savunmaktır. Sakın umutsuzluğa düşme! Yobazlar güçlü olabilir, toplumun seni anlamıyor olabilir, arkadaşların para için, maddiyat için her şeylerini satabilirler. Ama sen asla davandan vazgeçme. Herkesler satsa bile sen Ali’ne, Hacı Bektaş’ına, Oniki İmamlar’ına, pirin Pir Sultan’a ihanet etme! Yalnız kalsan da, aç kalsan da asla alçalma. Kötünün karşısında alçalmaktansa, değerlerinden vazgeçmektense, aç kal daha iyidir. Senin Pirlerin öyle yapmışlardır. Haydi, kuşan öfkeni, öfken bilince dönüşsün, bilincin eylem olsun, eylemin özgürlük olsun!

Bu duygu ve düşüncelerle bir araya gelmiş,  amaçları yasaklı olan Alevi inancını yasal güvencelere kavuşturmak olan,  Alevi inancını insanlıkla buluşturmak olan ve Alevi toplumunun şahsında insanlığa hizmet eden insanların oluşturduğu kuruma bir destek de siz verin.

Bizler, tarihe yön vermiş, değiştirmiş, insanın gerçek manada insanlaşmasına katkı sunmuş Alevi ulularının ardıllarıyız. Bizler Hz. Ali`de sembolleşen sayısız erenin temsil ettiği yolun günümüz yol sürdürenleriyiz. Asırlardır binlerce erenin hizmet ettiği bu yola sizler neden hizmet etmeyesiniz? Bu erenlerin oluşturduğu zincire neden sizlerde bir halka olmayasınız? Bu yazıyı okuyarak şu an bu düşüncelerin farkına vararak ilk adımı attınız, gerisini getirmek yani kurumsal hale getirmek sizin elinizde.

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!