atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Alevi İnançlı Sanatçılar ve Sorumluluk

Edebiyat, sinema, müzik ve daha başka dalları ile sanat; duygu ve düşüncenin en etkili/güzel şekilde yansıtılmasıdır. Sanat, hayatı anlamına uygun yaşamada en önemli unsurlardan biridir. Salt müzik, edebiyat, resim değil, bir bütün olarak sanat eğitimdir, yakınlaşmadır, ortak noktalar oluşturma ve bu noktalarda buluşmadır. Başka boyutlara ulaşma ve o boyutlardan da ötelere, ötelerin ötesine gitmedir.  

Sanatın bütün dalları insanlık için nasıl önemli ve değerliyse, insanlığın bir parçası olan biz Aleviler içinde o kadar önemlidir. Ancak biz Aleviler için sanatın diğer dalları bir yana müzik bir yanadır. Sonuçta bir müzik enstrümanı olan bağlama bizler için “telli Kur'an” niteliğindedir.

Asırladır duygularımızı, düşüncelerimizi, hayal ve özlemlerimizi, kimselere anlatmadıklarımızı nasıl beyitlerle dile getirip bağlama ile seslendirmişsek, aynı şekilde egemenlerin baskılarına ve yok etme çabalarına karşın inancımızın özünü de aynı şekilde şiirlerle, mersiyelerle, beyitlerle, duazlarla nefeslerle dile getirmiş ve bizden sonraki kuşaklara inancımızı, inancımıza dair değerleri sanat yoluyla aktarmışız.

Sanat bu anlamda inançsal değerlerimizin korunmasına ve acımasız baskılara rağmen kuşaktan kuşağa yaşanmasına/yaşatılmasına vesile olmuştur. Belki bazı kimseler için çok abartılı ve iddialı olacak ancak eğer bu gün Alevilik inancı hala mevcudiyetini koruyorsa bunda bir bütün olarak sanatın ama en çokta müziğin, şiirlerin önemli bir katkısı vardır.

Ağır baskı ve asimilasyon koşullarında, varlık yokluk mücadelesinin verildiği koşullarda inancımızın var olması ve bizden sonrada varlığını sürdürmesi için sanata sığınmış sanat vasıtasıyla bir çıkış yolu bulmuşuz. İnancımız yasaklı olduğu için ve inanca dair her türlü yazılı kaynağın bulundurulması ölüm ile sonuçlandığı için inancımıza dair bazı temel bilgileri sanat yoluyla saklamış ve diğer inançdaşlarımıza aktarmışız.

Bütün bunların sonucunda, yani sanat yoluyla da inancımıza dair bazı doğruları ve değerleri aktarma ve yaşatma yönteminin etkili olması sonucunda ortaya çok önemli bir kültürel ve sanatsal miras çıktı.

Tarihten günümüze çok sayıda Alevi önderi, bu yola bağlı ve yolu layıkıyla sürmüş nice erenler önemli bir külliyat bıraktılar. Bu külliyat öyle önemli ve değerli ki bazen bin bir tane kitabın, anlatımın yapamayacağı etkiyi iki tane beyit çok daha etkili şekilde açıklayabiliyor. Bu anlamıyla Alevilik yolunu sürmüş olanların bıraktıkları, -gerek inançsal manada olsun gerek günlük yaşamın bütün alanlarına, renklerine dair olsun-  oldukça zengin, kapsamlı, derin, nitelikli ve her inanç, etnik kökendeki insana hitap edecek şekildedir.

Bugün elimizde mevcut olan deyişler, duazlar, mersiyeler, ağıtlar, semahlar, nefesler ve daha başka değerler salt inançsal boyutuyla bizlerin değil, yaşamın bütün alanlarını kapsadıkları için aslında tüm insanlığın ortak mirasıdır.

Bütün insanlık için önemli bir kültür ve sanat değerine sahip olan, bu değerlerin oluşmasını sağlamış olan bir topluluk olarak ne yazık ki bu değerlerimizi tam anlamıyla, olması gerektiği gibi insanlığa sunamıyor bu değerlerin daha çok kimselere ulaşması için yeni katkılar yapmada çok çok yetersiz kalıyoruz.

Alevi toplumunun içinden çıkmış, bu muazzam kültürün yaşandığı bir  atmosferde kişiliği şekillenmiş olan çok sayıdaki sanatçımız ne yazık ki bilinç ve düşünce noktasında bu kültürel değerlerin taşıdığı manadan, içermiş olduğu derinlikten bihaber olarak sanat yapıyorlar. Oysa tam manasıyla bu yoğunluğun, derinliğin, güzelliğin bilincinde ve ayırdın da olsalar eminim ki çok daha nitelikli ve ölümsüz eserler ortaya koyarlar.

Ancak ne yazık ki böyle değil. Çok az bir kısmı hariç bu gün Alevi inançlı/Alevi kökenli çoğu sanatçı geçmişin soylu mirasınında desteğiyle yeni güzellikler ve değerler ortaya çıkaracakları yerde üretimde bulunmuyor, yozlaşıyor, kendi değerlerine yabancılaşıyor, üçüncü sınıf barlarda ömür tüketip, çürüyüp, yok olup gidiyorlar. Bırakalım Pir Sultanlar gibi, Mahsuni, Aşık Veysel, Daimi, Edip Harabi, Kul Himmet ve daha pek çok ulu ozan gibi tarihe not düşmeyi doğru dürüst iki tane kalıcı eser bırakmadan yok olup gidiyorlar.

Bu durum üzücü bir durumdur. Suyun başında, ana kaynakta olup da susuzluktan kavrulmak gibidir.

Oysa çözüm aslında çok basit. Zaten Alevi olmak, Aleviliğin az veya çok yaşandığı bir ortamda büyümek, gelişmek, kişilik bilincine ulaşmak başlı başına bir ayrıcalıktır. Doğal olarak sanata, müziğe bir aşinalık var tüm Alevilerde. Az yetenek ile bile kendini eğitmek, geliştirmek mümkün. Çünkü içinde gözlerini açtığın ortam sana o imkanı kendiliğinden sunuyor. Sana düşen ise bunu geliştirmek, büyütmektir. Bu yapılmıyor. Yapılmadığı gibi asırlardır bin bir emek ve zahmet ile oluşturulmuş değerler ucuz bir şekilde, özüne yabancı bir şekilde barlarda sigara dumanı ve alkolden bilinçleri bulutlanmış kimselere sunuluyor. Bu doğru olmadığı gibi o yüce erenlerin emeklerine ve toplumun değerlerine saygısızlıktır.

Sanatçı olmak öyle sanıldığı gibi top sakal bırakarak veya dekolteyi biraz daha aşağılara çekerek, basmakalıp söylemler ve klişeleşmiş replikleri tekrar ederek olunmuyor. Top sakal, küpe, dekolte ve bu biçimsel duruşun basit düşünsel yansıması ile ancak ucuz bir piyasa mezesi olunur. Zaten olanda budur. Orasına burasına dövme yaptırarak, sakallarını olmadık hallere sokarak, eteğini biraz daha yukarılara çekerek kimse karizmatik ve çekici olduğunu düşünmesin. Böyle olunsa olunsa ancak gülünç ve utanılacak olunur.

Birde bu tipler asırların imbiğinden süzülüp gelmiş olan deyişlerimizi okumuyorlar mı, sanırsın ki bu kişiler o deyişlerin taşıdığı manaya hakim. Olmadıklarını yüzlerine, kıyafetlerine, mimiklerine, hal ve tavırlarına bakınca hemen anlıyorsunuz zaten. Ama sanki vakıflarmış gibi ucuz rollerde kapmıyor değiller.

Sözün özü; Alevilik inancı ve bu inancın insanlığa kazandırmış olduğu kültürel sanatsal değerler sahiplenilmeyi bekliyor. Bu değerlerin gelişen teknolojik imkanlarında kullanılmasıyla daha cok kitleye ulaşması, yeni teknikler, soundlar ile beslenerek tüm insanlığa sunulması gerekiyor. Bunu da ancak inanç anlamında Aleviliğe bağlı olan, bu inancın gereklerini asgari düzeyde yaşamında praktize eden, uygulayan kimseler yapar. Eğer bilinçte, düşüncede, duyguda, hayata bakış ve hayatı algılayışta Alevilik yoksa, kişi ne kadar yetenekli olursa olsun ucuz barlarda tükenmeye mahkumdur. Ama inançta sağlam ise o kişinin yolu açıktır ve çağdaş Pir Sultanlardan olmaması içten bile değildir. Karar sizin; ya Pir Sultanlaşmak yada çürümek.

 

Remzi Kaptan

remzi.kaptan@yahoo.com

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!