Kainatın Aynasıyım Mademki Ben Bir İnsanım
Kainatın aynasıyım
Madem ki ben bir insanım
Hakkın varlık deryasıyım
Madem ki ben bir insanım
İnsan hakta hak insanda
Arıyorsan bak insanda
Hiç eksiklik yok insanda
(Çok marifet var insanda)
Madem ki ben bir insanım
İlim bende kelam bende
Nice nice alem bende
Yazar levhi kalem bende
Madem ki ben bir insanım
Bunca temenni dilekler
Vız gelir çarkı felekler
Bana eğilsin melekler
Madem ki ben bir insanım
Tevrat’ı yazabilirim
İncil’i dizebilirim
Kuran’ı sezebilirim
Madem ki ben bir insanım
Daimi’yim harap benim
Ayaklarda turap benim
Aşıklara şarap benim
Madem ki ben bir insanım
Bazı doğruları dile getirmek için, bazı değerlere bağlı kalarak güzellikler inşaa etmek için öyle insanüstü bir güce sahip olmak, keramet sahibi bir veli olmak gerekmiyor.
İnsanca bir şeyler bırakmak, bir birinden farklı sayısız insanı aynı duygu frekansında buluşturmak için çok zengin olmak, soylu bir aileden gelmek gerekmiyor.
İnsan olmak yetiyor. İnsan olmak ve insan kalmada ısrar etmek yetiyor.
Dünyanın parasını, pulunu, servetini, şöhretini elinin tersiyle itebilen, zenginlik için hiç bir kimseye eyvallah demeden Hak bildiği yolda tek başına kalsa da yürüyebilen ancak bu erdemlere ulaşabiliyor/bu onura erebiliyor. Öyle yalakalık yaparak, doğru bildiği değerleri satarak, gerçeklere sırt çevirerek, her tür güzelliğe ihanet edip çirkinlikleri ve yapaylıkları baş tacı ederek menzil alınmıyor. Kısa vadeli geçici başarılar elde ediliyor ama uzun vadede bir yaprak kadar, bir sümüklü böcek kadar değeri olmuyor bu tür şeylerin ve kimselerin. Hem halk katında hem Hak katında olmuyor.
Çoğu kez Hak ve halk katında makbul olanı, Hakkın ve hakikatin gerçeğini zerre taviz vermeden insanlığa sunanları göremiyoruz. O tür hak aşıklarını, velileri, hakikat erlerini, sır bekçilerini şöhretleri olmadığı için, para ve mevkileri olmadığı için, popüler deyimler kullanmadıkları için ve moda giysiler giymedikleri için önemsemiyor ve söylediklerine burun kıvırıp onları aşağılıyoruz.
Oysa Hakkın ve hakikatin sesi hiç susmuyor. En sağır kulaklara bile bir şekilde ulaşıyor. En vurdumduymaz yüreklere bir yerden dokunuyor. En gaddar ve acımasız mekanik beyinlerin bile bir şekilde sinir uçlarına dokunuyor ve onları sarsıyor.
Aşık Daimi'nin yukarıdaki dizeleri de bu sarsıcı etkiyi yaratan dizelerdendir. Asırlar geçse bile değer ve öneminden bir şey kaybetmeksizin her zaman açık frekanslı insanlara ulaşacak ve onları sarsacak niteliktedir.
Aşık Daimi baba, yaşadığı dönemde her anlamıyla zorluklar yaşamış, hepimizin çektiği sıkıntılara maruz kalmış ama bunca zorluk ve zahmete rağmen yinede güzellikler ortaya çıkarmaktan vazgeçmemiş bir değerli şahsiyettir.
Aşık Daimi baba, bu satırların yazarına sayısız kez güçlü duygu yaşantıları yaşatmış olan biridir. Bu satırların yazarı başta Ne Ağlarsın Benim Zülfi Siyahım olmak üzere Aşık Daimi babanın eserleriyle yolu yürümeye çalışmaktadır.
Aşık Daimi ve benzerleri çok sıkıntılı ve zahmet dolu bir yaşam yaşadılar. Onlarla aynı inancı ve değerleri paylaşanlarda aynı kaderi kaçınılmaz olarak yaşıyorlar. Ancak ne ilginçtir ki bunca cefa ve kedere rağmen, bunca fakirlik ve yoksunluklara rağmen yinede insanlığa güzellikler katmaktan geri durmuyorlar.
Parasızlık, yoksunluk, gariplik, gurbet, dışlanmışlık, ötelenmişlik... bunların hiç birinin bir önemi kalmıyor. Belki yaşam çok daha görkemli, çok daha zahmetsiz olabilirdi. Ama olmuyor. Bir gün dahi çalışılmasa ertesi gün aç kalınıyor. En temel insani ihtiyaçlar için bile bir garanti yok. Mal, mülk, şöhret, kira geliri, bankada para, devletten ihale, belediyeden maaş... yok. Bilek gücü ve alın teri dökülmeden yiyecek ekmek bile bulunmuyor. Buna rağmen yinede hayata gülümseniliyor ve bazı insani değerler yaşatılıyor.
Okullarda hademe dahi olamayacak yeteneksizlerin belli bir dini, ırki ve sınıfsal temeli olduğu için müdür, vali, vekil olup hazineden geçindikleri bir coğrafyada Aşık Daimi baba ve onunla aynı gelenekte olanların, aynı değerleri paylaşanların berbat hayat şartlarında yaşamaları bir noktada normal kabul edilir.
Olsun. Bütün bu yokluklara rağmen yinede Aşık Daimi babaların geleneği var olacaktır. Hademe bile olamayacakların valilik yapmaları, geçici mal mülk biriktirmeleri bir şey değiştirmeyecektir. Hangi para-pul, mal-mülk, makam-şöhret sahibi yukarıdaki dizeleri insanlığa sunabilir ki?
Remzi Kaptan
remzi.kaptan@yahoo.com
|