Alevilik Yoluna Hizmet Etmek
“Kişi hizmet ile bulur kemaleti”
Her yaşam değerlidir, önemlidir.
Her yaşam özü itibariyle soyludur.
Yıllar yılı yaşamak; görmek, bilmek, duymak, tanımak hissetmek... bunlar bir yana, her nefes alış veriş bile özünde bir mucizeyi, derin bir anlamı taşıyor.
Çekirdek gibi. Her çekirdek koskoca bir ağaç olmanın tüm gerekliliğini taşımıyor mu? İnsanda öyledir. Her insan, alıp verdiği her nefesi bile ona verilmiş, bahşedilmiş bir mucize gibi algılayıp soylulaşabilir.
Bilinen ve bilinmeyen sayısız nedenlerden ötürü her insan hakikate erip yaşamın gayesini idrak edip soylular kervanına (erenlere) katılamıyor.
İrade gösterip katılabileceği halde sıradanlığı, vasatı, basitliği, estetikten yoksunluğu, zevksizliği, pespayeliği... ve daha nice olumsuzlukları seçip dünyaya ve yaşamına anlam vermeden göçüp gidiyor. Yüceler Yücesinin ona sunmuş olduğu mucizeleri “görmedim, bilmedim, duymadım” diyerek yaşamını noktalıyor.
Bu anlamıyla Alevi olmak soyluluğu tercihtir.
Vasatlığa, sıradanlığa, verimsizliğe, estetik yoksunluğuna, his körlüğüne... rettir.
Her Alevi inançlı kişi bunun farkında değilse ve yaşamında Aleviliğin bu soyluluğu tercih demek olduğunun bilincinde olmasa bile bu böyledir.
İradi olarak, ikrar ve itikatla Alevilik yoluna intisap edenler elbette bu gerçekliğin ayırdın da olarak ikrar veriyor ve ikrarlarının gereklerini yerine o bilinçle getiriyorlar.
Alevi olmak, Aleviliği inanç olarak benimseyip bu inancın kuralları ile yaşamını idame ettirmek demek kişinin çekirdek misali ağaç olup meyve vermesi demektir.
İkrarla, imanla, bilinçle Aleviliği seçmek ve her tür zahiri yoksunluklara, yenilgilere rağmen bu yolda yürümeye gayret etmek başlangıcından (Big Bang, Kün) sonsuza (Armagedon, Kıyamet) kadar her şeyi anlamak, her şey bilmek, her şeyi hissetmek... yani her şey olmaktır.
Damla misali ummanla bütünleşmektir.
Hiç bir şey olmamak ve aynı zamanda her şeyin içinde olup her şey olmaktır.
Söylediklerimiz; yaşam gerçekliğinden kopuk, ütopyalar dünyasından, sahte cennetlerden uzak olup asırlardır sayısız erenin, yolu sürmüş olan nice nur yüzlü soylularımızın yaşamlarıyla pratikleşmiş olan hakikatlerdir.
Erenlerimizin, soylularımızın yaşamları, eserleri ortadadır.
Lütfen kimse soylularımızı, onların kılığına girmiş şarlatanlar ve ucubelerle bir aynı ve görmesin.
Erenlerimiz “biz buradayız, biz söyle güzeliz, söyle soyluyuz, söyle asiliz, söyle hikmet ve keramet sahibiyiz, söyle bilgiliyiz” demezler.
Erenlerimiz asla bilgiçlik taslamamışlardır. Ukalalık yapmamışlardır. Kimseye bilgi satmayıp, (zahiri olarak) dünya malı ve parasıyla zevk sefa içinde bir hayat sürmemişlerdir.
Erenlerimizde vasatlığı aşmayan ve kendisini verili olanlarla sınırlı tutanların görmek istedikleri herhangi bir soyluluk işareti yoktur.
Erenlerimiz, soylularımız tarihte yaşamış ve günümüzde artık olmayanlar değillerdir. Onlar her zaman ve her vakit varlardır.
Onları bilmek, görmek için ancak insanın kalp gözü ile görmek istemesi gerekmektedir. Kafada bulunan gözlerle onlar görünmezler.
Soytarılık ve şarlatanlık yapıp onlardan olduklarını söyleyenler yalancıdır. Erenlerimiz asla “biz soyluyuz” demezler. Onları bilmek isteyenler ancak bilir. Onlarda sırlarını onları bilmek isteyenlere açarlar.
Erenlerden, yolu sürenlerden, soylulardan olmak zahiri manada bedeller gerektiriyor. Kişinin en başta nefsiyle başa çıkması, yaşamın günlük çelişkilerinden arınması, mal-mülk sevdasından katiyen uzak durması gerekiyor.
Gönlünü, ruhunu, aklını... bir bütün halinde kendisini Hak yoluna, hakikat inancına sunması gerekiyor. Tohumluk çekirdek gibi toprağa düşüp sert kabuğunu çatlatıp özünü toprakla bütünleştirip filizlenmesi gerekiyor. Güneşi görüp başını dik tutması, suyu alıp ayağa kalkması ve toprağın derinliklerine kök salıp büyümesi gerekiyor.
Bütün bunların kolay olmadığı aşikar. Ancak emin olmalıyız ki bunca zorluk başkalarının aldıkları arabaları, koltukları, mutfak takımlarını, teknolojik aletlerini kıskanmaktan, onlardan daha iyisini alma rekabetinden çok zorda değildir.
Sadelikler içinde bir yaşam, müsriflikten ve ihtiyaç dışı tüketimden uzak bir hayat erenlerimizin nişanesidir.
Erenler, yaşamın asıl anlamının peşinde koştukları için, karınca kararınca en başta kendi yakınları, toplumları olmak üzere cümle soyluluk yolunda olan insanlara hizmet etmek için çabalayıp çalıştıkları için, aslında en çok onlar yoksuldurlar, en çok onlar parasızlıkla ve parasızlığın vermiş olduğu statüsüzlükle uğraşmaktadırlar.
Yani sıradan hayatların sahiplerinden daha çok zorluk ve sıkıntı çektikleri halde amaçları soylu olduğu için, inançları Hak inancı, yolları hakikat yolu olduğu için her sıkıntının içinde neşeyi de bulurlar. Öyle depresyonlarla, bunalımlarla Bourn Out'larla işleri olmaz.
Her yenilgide zaferi tadarlar.
Her parasızlıkta zenginlikleri rakamlara sığmaz.
Erenlerden, soylulardan olmanın Alevilik yoluna hizmetle ne ilgisi var?
Soylu olmak hizmet etmekten çok hizmet edilen demek değil midir?
Hizmet eden birisi soylu olabilir mi?
Hizmet etmek yerine hizmet almak soyluluğun göstergesi değil mi?
Soylular hiç hizmet eder mi?
Evet, ederler. Soylu olmanın yolu hizmetten geçer.
Alevilik yolunda kişi kendini bilmek istiyorsa, soylu olmak, eren olmak, sırrı hakikate ulaşmak istiyorsa hizmet etmek zorundadır.
Alevilik yoluna inanmış olan kişi ancak hizmet ile kemaleti yakalar.
Halka hizmet Hakka hizmettir.
Diğer dinlerde, inançlarda, öğretilerde salt ibadet ile kişi o inancın gerçek diye sunmuş olduklarına ulaşıyor. Alevilerde ise ibadet ve hizmet birlikteliği kişiyi gerçeklere götürüyor.
Alevilikte ibadet ile hizmet iç içe geçmiştir. İbadet salt kişi ile Yüce Yaratıcının irtibatı değildir. Bununla beraber ibadet ile olgunlaşan kişi bu olgunluğu hizmet ile meydana koymalıdır.
Yüce Yaratıcının kullarının ibadetine ihtiyacı yoktur. İbadet etmekle kişi, kendini bilme yolunda ilerlemektedir. Yine ibadette asıl maksat cennet cehennem hesabı değildir. Erenlerin buyurduğu gibi cennet cehennem hesabı ile ibadet ediliyorsa, kişi ibadetin gerçek amacını anlamamış demektir.
Bu anlayışla Alevilik yoluna, Alevi toplumuna ve onların şahsında dini, dili, rengi, cinsiyeti, milliyeti ne olursa olsun tüm insanlara hizmet etmek, tüm varlığa karşılık beklemeden hizmet vermek Alevi olmanın en temel kıstaslarıdır.
Alevi toplumundan başlayarak hizmet etmek esastır. Eğer bizlerin evi daha temiz değilse ve biz şehrin diğer tarafındaki sokağın kirliliğini kendimize dert ediniyorsak, hizmeti anlamamışız demektir.
Erenlerden, soylulardan olacağız.
Bunun için ikrar verdik ve ikrarımıza sadık kalıp yolumuza, değerlerimize, inancımıza, toplumumuza ve onların şahsında herkese hizmetimizi sunacağız.
Böylece inancımızın gereğini yerine getirip hakikat yolunda yürümenin huzuruyla Hakka yürümüş olacağız.
Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com
|