Alevilerin Günümüz Şiiliğine/Şiilerine Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır
Şiilik ve Alevilik algısı dışarıdan bakan çok kimseler için çoğu kez yerli yerine oturmamış ve tam anlamıyla, olması gerektiği gibi netleştirilmemiştir.
Son dönem tarihide dahil olmak üzere, özellikle batılı araştırmacılar her zaman için Şiileri, Alevileri, İsmaillileri, Ehli Hakları, Nusayrileri çoğunlukla aynı daire içerisinde değerlendirmiş bazı zamanlar bu adı geçen gruplardan birisinin temel özelliklerini tümü için temel özellik olarak belirtip oldukça yanlış sonuçlara ulaşmışlardır.
Bu adı geçen ve geçmeyen benzer gruplar bir ve aynı özellikleri taşımayan, temel itikat ve ibadet noktasında dahi çok farklı algı ve uygulamaları olan inanç gruplarıdır. Bunların hepsini bir ve aynı görmek ve aynı potada değerlendirmek, tarihsel gelişme süreçlerini ve dayandıkları toplumsal tabakaları, etnik unsurları hesaba katmadan değerlendirmelerde bulunup ele almaya çalışıp tanımak, doğru sonuçlara götürmeyen bir yaklaşımdır.
Bu doğru sonuçlara götürmeyen çalışmaların neticesinde temel yanlışlar dahi biricik doğru diye kabul görüyor ve bunun neticesinde teoride farklı pratikte farklı sonuçlar ortaya çıkıyor.
Alevilik, Şiilik ile ortak noktaları olmakla beraber Şiilikten farklı bir inançtır. Aleviliğin Şiilik ile bir ve aynı olduğu yargısı, tezi gerçeklere, yaşanan ve yaşatılan Aleviliğe de, Şiiliği de terstir.
Günümüzde Şiilik denilince İran ve İranda yaşatılan, güçlü dayanakları olan, diğer bölgelerdeki Şiileri de etkileyen “Ortodoks”, başka bir deyimle “resmi Şiilik” akla geliyor.
Bu noktada Şiilik, tarihte güçlü medeniyetler oluşturup yüzyıllarca önemli bölgelerde egemenlik kurmuş olan kadim Fars ulusunun/halkının ulusal kültürü ile harmanlaşmış, bütünleşmiş olup adeta İranlıların “ulusal inancı” konumundadır. Her ne kadar Şiiler bunu kabul etmeyip inancın/inançların evrenselliğini dile getirseler de yansıma bu şekildedir.
Resmi İran Şiiliği İran devleti tarafından her yol ve yöntemle desteklenmektedir. Diğer bölgelere, halklara, devletlere, inanç gruplarına karşı İran resmi Şiiliğinin “tek ve doğru inanç olduğu diğer inançların başta Aleviler, Ehli Haklar, Nusayriler olmak üzere bu gruplara kendi inançlarının yanlış, yoldan sapılmış olduğu” propagandası yıllar yılı yapılmaktadır.
Yıllardır Sünni baskı altında yaşayan ve örgütlenme, kendi inancını yaşatma, geliştirme, araştırma, öğrenme imkanlarından yoksun olan Alevilere karşı Şiiler tarafından seksenli yıllardan itibaren önemli faaliyetler yapılmaktadır. Çok sayıda kişi İran'a götürülüp eğitilmiş, İran devlet destekli sayısız yayınlar en ücra yerleşim yerlerine ücretsiz olarak ulaştırılmıştır. Baskılardan kaynaklanan Alevi inanç önderlerinin düşünsel eksiklikleri iyi tespit edilip onlara Ehlibeyt, Hz. Ali, 12 İmamlar eksenli dayatmalar yapılmış, zaman zaman inanç önderlerimiz olan dedelerimiz bu türden kişiler tarafından aşağılanmışlardır.
Alevilere sürekli olarak “yoldan çıkmış oldukları, en doğru yolun resmi İran Şiiliği” olduğu propagandası yapılmıştır/yapılmaktadır.
Hz. Ali, Ehlibeyt, 12 İmamlar gibi değerlerin içi resmi Şiiliğe hizmet edecek şekilde doldurulmaya çalışılmış ve günümüzün resmi İran Şiiliğinin ibadet, itikat anlayışının “asıl Ehlibeyt anlayışı” olduğu, “biricik tek doğru anlayış” olduğu propagandası yapılmıştır.
Biz Alevilerin ibadet anlayışına, itikatına, yaşam biçimine, kültürüne, değer yargılarına, Ehlibeyt ve Hz. Ali algımıza zerre kadar değer ve saygı verilmediği gibi, devlet gücünün arkasında olmasının şımarıklığıyla tıpkı Sünnilerin yaptığı gibi inancımızı aşağılamışlardır.
Resmi Şiilik ve onların yerel yansıması Alevi inanç gerçekliğini yok saymaya, Alevi inancını ve bu inancın oluşturmuş olduğu muazzam kültürel birikimi küçümsemeye devam ediyor. Onlara göre “Alevilerin itikat anlayışı, en çok da cem ibadetleri çok çok yanlış ve boş bir ibadettir. En doğru ibadet onların yaptıklarıdır. Aleviler, ibadetlerini unutmuşlardır. Hz. Ali'yi, Ehlibeyti, 12 İmamları bilmiyorlar. Şiiler en güzel ve ideal şekilde bunları bilip, onlara uyup ibadet ediyorlar. Alevilerin derhal bu boş cem ibadetini bırakıp Şii kaidelerine göre ibadet etmeleri gerekiyor. Aksi halde Alevilerin işi iki cihanda da zordur”.
Bu yaklaşımın Sünni yaklaşımından bir farkı var mı?
Yok.
Alevilere yönelik bu türden aşağılayıcı değerlendirmelerin, insan hak ve hukukuyla bağdaşmayan, inanç özgürlüğüyle çelişkili böylesi yargıların Aleviler nezdinde bir kıymeti harbiyesi var mı?
Yok.
Şiiler biz Alevileri böyle değerlendirip bize yaklaşırlarsa, bizlerle ne kadar ortak noktaları olursa olsun zerre kadar karşılık bulmayacaklardır.
Devlet gücünü arkasına almış olmak belli bir özgüven sunabilir. Ancak bu özgüveni başka inançları küçümsemek, kendi doğru ve değerlerinden başka doğru tanımamak ve kendisinden farklı herkesi kendisine benzetmeye çalışmak şeklinde kullanmaya çalışmak beklenende farklı sonuçlar ortaya koyacaktır.
Bizlerin Şiilere ve Şiiliği yaklaşımı oldukça nettir. Şiiler düşmanımız değildir. Şiileri Alevi yapmak gibi bir iddiamız ve çalışmamız yok. Şiilerin inançlarına, ibadetlerine, doğrularına saygı duyuyoruz.
Ehlibeyt, Kerbela, Hz. Ali, 12 İmamlar gibi ortak değerlerimiz var. Bu değerler etrafında, inancımıza ve doğrularımıza saygı göstererek, inancımızı ve itikadımızı değer kabul edip saygı duyarak, misyonerlik yapıp bizleri Şiileştirmeye çalışmadan bir dostluk gelişebilir.
En temel noktamız inancımızın, ibadet anlayışımızın kabul ve saygı görmesidir. Tıpkı Sünnilerden talep ettiğimiz gibi inancımıza asgari düzeyde saygı duyulmasıdır. İnancımızın yanlışlığı veya doğruluğu yalnızca ama yalnızca bizleri ilgilendirir.
Sizin inancınız size, bizim inancımız bize.
Bu çerçevede kardeşlik, eşitlik temelinde, saygı ve değer verme anlayışıyla ortak değerler etrafında bir araya gelinebilinir. Onun dışında kimseye doğrularımızı, inancımızı, değerlerimizi çiğnetmeyiz, hakaret etmesine izin vermeyiz.
Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com
|