atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Balkanlarda Alevilik ve Kurumların Görevleri

Remzi Kaptan

 remzi.kaptan@yahoo.com

Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Trakya'yı içine alan bölgenin adı Balkanlardır.

Balkanlarda Alevilik inancı yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmüştür. Günümüzde ise eskiye kıyaslanmayacak şekilde Alevi varlığı hayatın her alanında ve her anlamda; nüfus, ekonomik, kültürel ve siyasi olarak eskinin görkeminden uzak bir şekilde varlık yokluk mücadelesi vermektedir.

Yüreği ve düşüncesi Alevilik yoluna hizmetten yana olan kişi ve kurumların Balkanlardaki Alevi varlığına, gerek geçmişin soylu mirasını sahiplenme ve gerekse de varlık yokluk mücadelesi veren Balkanlardaki Alevilere destek olmak noktasında ilgisiz kalması düşünülemez.

Yüzyıllar boyu Balkanlarda varlık gösteren Alevilik, o coğrafyalarda daha çok Bektaşiliğin Babağan kolu erkanınca yolu sürmüştür. Bu coğrafyalardaki Alevi algısı Bektaşilik şeklindedir.

90'lı yılların başında, Sovyetler Birliğinin dağılması, Arnavutluktaki rejimin çökmesi ve Yugoslavya'nın kanlı savaşlar sonucu çözülmesiyle bu coğrafyalarda din ve inançlar tekrardan hayatın merkezine yerleşti. Aslında bu coğrafyalarda din ve inanç hiç bir zaman tam anlamıyla kişi ve toplum hayatında yok olmamıştı. İktidarların bir çok yol ve yöntemle toplum ve birey hayatında etkisini en aza indirmek için caba harcadıkları inançların yok olmak bir yana, daha bir içselleştiği iktidarlar yıkılınca ortaya çıktı.

90'lı yıllardan sonra yaşanan rejim değişiklikleri, savaşlar ve beraberinde yeni devlet oluşumları inanç topluluklarını da yeniden gündeme getirdi. Bu gündeme gelişin sebebi yerel güçler olduğu kadar global aktörlerinde oyuna, iktidar oyununa dahil olma istekleridir.

İnanç değerlerinin öneminin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak aidiyet duygusunun yeniden canlanması, yani kişilerin kendilerini inançları ile tanımlamaları, dünyanın liderliğine oynayan güçlerin hesapları ve daha başka nedenlerle Balkan coğrafyasında din ve dinlerin yorumları olan mezheplerin, tarikatların tekrardan eskinin çok çok ilerisinde ve yaşamın her sahasında varlıklarını hissettirmelerine paralel olarak ne yazık ki Aleviler yine önemli bir aşamayı ıskaladılar. Aleviler, inançların önem kazandığı Balkanlardaki 90'lı yılların sonrasını diğer inanç toplulukları gibi yerinde ve doğru bir şekilde değerlendirmediler. Bunun elbette Alevilerin dışında olan nedenleri de var. Ancak bu gelişmeleri iyi değerlendirmemenin ve kendi lehlerine çevirmemenin temel sorumluluğu yine Alevilerdedir.

90'lı yılların o büyük alt üst oluşları sırasında ve sonrasında çeşitli devletlerin -başta Suudi Arabistan ve Türkiye olmak üzere- desteklediği Sünni, Selefi anlayışlar Balkanlarda yoğun ve sistemli çalışmalar sonucu önemli mevziler elde ettiler. Rejimlerin yıkılmasının ardından yeniden şekillenen sınırlarda bu devletlerin destekledikleri gruplar yeni oluşturulan iktidarlarda önemli paylar aldılar. İktidardan pay alamadıkları durumlarda ise kendi inançlarının kabulünü buyuk oranda sağladılar. Kendi inançlarını dayattıkları ve bir noktadan sonra kabul ettirdikleri gruplar arasında azımsanmayacak şekilde Alevilerde vardı. Şu an itibarıyla Sünnilik ve Sünniliğin en bağnaz yorumlarından olan Suudi Arabistan tarafından başta maddiyat olmak üzere her yönüyle desteklenen Selefilik, Balkan coğrafyasında Müslüman nüfus arasında önemli etkinlik kazanmış durumdadır. Başta Harabati Baba Tekkesi olmak üzere bir çok Bektaşi dergahına ve Tekkesine de bu anlayışın temsilcileri el koymuş durumdadırlar.

90'lı yıllardan sonra Balkanlar yeniden şekillenirken sözüm ona Aleviliğe hizmet ettiklerini söyleyen Alevi kurumlarının yöneticileri neler yaptılar? Hiç. Koskocaman bir hiç. Bırakalım gelişen sürece Aleviler anlamında destek olmayı, yeniden şekillenen Balkan coğrafyasında Alevilerin de söz sahibi olmasına çaba vermeyi, en basitinden bir ilgiyi, manevi bir desteği bile çok gördüler. Ne yazık ki vizyonları, misyonları cümle Alevileri, Ehlibeyt bendelerini bir görmeye yeterli değil.

Evet, bir çok nedenden ötürü Balkan coğrafyasında Alevi kimliği gelişip güçlenmek yerine varlık yokluk mücadelesi veriyor. Bu duruma Alevi kurumları seyirci bile olmayacak kadar ilgisiz davranıyorlar. Sembolik ve göstermelik bir iki küçük çabanın dışında Balkanlardaki Alevi varlığına katkı sunacak bir bilinç ve istek yok.

Yığınla eksiklik ve yoksunluklara karşın yinede mevcut Alevi kurumları güçleri oranında Balkanlara ilgi gösterip destek sunabilirler. Sorun burada Alevi kurumlarının maddi eksiklikleri değildir. Sorun kurumlarımızın vizyon eksikliğidir. Bakış açılarındaki darlıktır. Böyle olunca da çoğu kez en basit bir ilgi bile esirgenebiliniyor.

Avrupa da ve Türkiye de örgütlü olan kurumların en temel çalışma alanlarından birisinin Balkanlar olması gerekiyor. Başta dergahlara ve daha başka inanç ile ilgili yerlere geziler düzenlenebilinir. Yeniden bir bilincin oluşması için  Balkanlarda konuşulan çeşitli dillerde kitaplar ve broşürler çıkarılabilinir. Başta Hz. Ali'nin olmak üzere Alevi ulularının temsili resimleri bir çok yere ulaştırabilinir. Var olan ilgili kişiler Türkiye ve Avrupa'ya daha çok davet edilip birikimler paylaşılabilinir. Yine gençliğe özel bir ilgi ile onlara belli bir bilinç dersleri verilerek onların temel Alevilik bilgisine sahip olmaları sağlanabilir.

Evet, yapılması gereken çok çalışma var. Belli çalışmalar sonucu kısa vadede olmasa bile orta vadede Balkanlardaki Alevi varlığı en azından yok olmaktan kurtarılabilinir. Uzun vadede ise yapılan çalışmaların niteliği ve boyutu geliştikçe, inanıyoruz ki Balkanlarda Alevilik yeniden görünür olacaktır.

 

 

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!