Açılın Kapılar Şah'a Gidelim
Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Çıkarım bakarım kale başına
Mümin Müslümanlar gider işine
Bir ben mi düşmüşüm can telaşına
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Gönül çıkmak ister, Şah'ın köşküne
Can boyanmak ister, Ali müşküne
Pirim Ali On İki İmam aşkına
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Her nereye gitsem, yolum dumandır
Bizi böyle kılan, ahd-ü amandır
Zincir boynum sıktı hayli zamandır
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Yaz selleri gibi akar çağlarım
Hançer aldım, ciğerciğim dağlarım
Garip kaldım, şu arada ağlarım
Açılın kapılar Şah'a gidelim
PİR SULTAN'ım eydür mürvetli Şah'ım
Yaram baş verdi, sızlar ciğergahım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Pirlerin piri Pir Sultan Abdal'ın ahı arşa direk olacak kadar çoktur.
Bütün eziyetlere, işkencelere, acımasızlıklara, zulümlere karşın yinede pirimiz yolundan dönmüyor. Her şart ve koşulda yoluna bağlılığını haykırıyor, dile getiriyor.
Hınzır paşaların iğrenç siyasetine, yolsuzluğa bulaşmış, arsızlıkla, yalan ve sahtekarlıkla, hile ve üçkağıtçılıkla yürüyen siyasetine, yani her türlü kirliliğine inat pirimiz değerlerini koruyor, yolu sahipleniyor, tüm vicdansızlıklara karşın Şah'ın yolunda yürümeye devam ediyor.
Pirimiz çıkıp bakıyor. Bakıyor ki herkes işinde gücünde. Kendisi ise zalimlikleri, kötülükleri dile getirip, yobazlığa ve zulme, din adına, siyaset adına dayatılan haksızlıklara karşı geldiği için zindanlarda ve Hınzır paşaların vermiş olduğu idam fermanın yerine getirilmesini bekliyor. Buna rağmen yinede pirimiz namerde, yobaza, zalime, din bezirganına boyun eğmiyor. Şah'ın yolunda yürümeye devam ediyor.
Bizlerde pirimizin ardılları olarak aynı yoldan yürüyoruz.
Demek ki yine işinde gücünde olup hiç sorgulamayan, zalimliğe onay veren, inancını ve değerlerini beş paraya satanlar olacaktır. Ve yine pirimiz gibi Şah'ın yolunda yürüyenler olacaktır. İşte bizler o yolda yürüyenlerdeniz.
Belki günümüzde zindanlar pirimizin zamanında olduğu gibi yoktur. Ancak günümüzde de çağdaş Hınzırlar ve onların siyasetini birebir takip edenler bizleri yoklukla, açlıkla, fakirlikle yolumuzdan caydırmaya, bizleri değerlerimizi satmamız için her türlü yolu denemeye devam ediyorlar.
Bizler de pirimiz gibi can telaşına düşmeyeceğiz.
Can dediğimiz nedir ki?
Eninde sonunda sahibine dönecek olan değil midir?
Öyledir.
O halde bizlerin can telaşı diye bir telaşı olmaz, olamaz. Olsa olsa bizlerin telaşı daha çok şeyler yapmak, inancımızı tanıtmak, yaşatmak, toplumumuzu geliştirmek için zamanımızın olmasıdır/olmamasıdır.
Pirimiz diyor ki “açılın kapılar Şah'a gidelim”. Bizler kapıları açıp, zindanları, yani beynimizde ve yüreğimizde olan, yobazların her bir yana örmüş olduğu duvarları yıkıp Şah'a gideceğiz.
Şah'a gitmek, Şah'ın yolunda yürümektir.
Bu yol Hak yolu, hakikat güzergahıdır.
Bu yol insanın gerçek manada insan olmasının, anlam ve mutluluğun yoludur.
Ne mutlu pirimizin yolunda Şah'a gidenlere.
Kirli paslı şehirleri, iğrenç siyasetleri, sahtekarlık ve çıkarı elinin tersiyle itip Rıza Şehrinin Şah'ına gidenlere aşk olsun, aşkları daim olsun.
Remzi Kaptan
|