Alevi Sünni Kardeşliği Nasıl Gelişir ve Kalıcı Olur
Alevilik ve Sünnilik, ortak noktaları olmakla beraber bir birinden farklı iki ayrı inançtır. Alevi Sünni kardeşliği de bu farklılığı kabul etmek, farklılığa saygı duymak ile başlar.
Aleviler, inançları gereği farklılığı zenginlik olarak görüyorlar. Misyonerlik yapmıyor ve kimseyi zorla asimle etmeye, kendi inançlarını benimsettirmeye çalışmıyorlar. Çoğunluk olan, iktidar olan, hayatın her alanında egemen ve hakim olan ve “Sünniliğin yegane tek doğru inanç olduğunu, onun dışında kalan diğer tüm inançların batıl olduğunu” savunan Sünnilerdir. Bu anlamda kardeşliğin gelişmesi ve daimi olması için Sünni kardeşlerimize çok işler düşmektedir.
Şimdi adım adım bu sorumlulukların neler olduğuna bakalım.
Her şeyden önce Aleviliğin Sünnilikten farklı olduğunu kabul etmek gerekiyor. Alevilere ısrarla ortak noktalardan yola çıkarak Sünniliği dayatmaktan, devlet imkanlarını kullanarak Alevileri asimle etmeye çalışmaktan vazgeçmek gerekiyor.
Alevilerin inançlarını, ibadet anlayışını, değer yargılarını kabul etmek ve saygı duymak gerekiyor. Sizlerin ibadet anlayışı ve inanç anlayışınızla uyuşmasa bile saygı duymak gerekiyor.
Alevilere yönelik ayrımcı, ötekileştirici, dıştalayıcı üsluba son vermek gerekiyor.
Aleviliğe yönelik tarihten günümüze sürekli olarak kullanılan ağır ithamları, hakaretleri, mesnetsiz söylemleri bırakmak gerekiyor.
Özeleştiri de bulunup Aleviliği inkar noktasında yapılan çalışmalara son vermek ve Alevilerin doğal haklarına saygı duyup bunların verilmesi önünde engel olmaktan çıkmak gerekiyor. Hatta Alevilerin haklarının alınması için, mesela cemevlerinin ibadethane statüsü alması için destek olmak gerekiyor.
Burada listeyi uzatmak yerine iyi niyetlice anlamak ve kardeşliği geliştirmek isteyenler için esas alınması gereken; farklılığı kabul etmek ve saygı duymak gerektiği gerçeğidir.
Bu güne kadar yapılmayan budur.
Bu güne kadar ısrarla Alevileri değiştirmek ve dönüştürmek için, Sünnileştirmek için çaba gösterildi. Bunun başarılı olmadığı yerlerde ise nefret söylemi ve düşmanca tutumlar devreye girdi. Bütün bunların sonucunda kardeşlik oluşmadığı gibi ayrıştırıcı söylem ve eylemler derinleşti.
Alevi ve Sünni kardeşliğinin hayat bulması, gelişmesi ve kalıcı olması mümkün. Ancak bunun oluşabilmesi için istekli olmak gerekiyor. Ön yargılardan ve her tür saplantıdan sıyrılmış olarak, kardeşliği ve barışı hedef alarak yaklaşmak gerekiyor. Farklılıkları düşmanlık vesilesi yapmak değil, farklılıkları doğal kabul edip zenginlik olarak görmek gerekiyor.
Alevi Sünni kardeşliğini bu temelde görmek gerekiyor. Farklılıklara saygı ve inancı olduğu gibi kabul etmek, yani dışlamadan, hakir görmeden, batıl ve sapık diye, yoldan çıkmış diye nitelemeden görmek bir zihniyet sorunudur. Zihniyette ilk önce bunun kabul görmesi gerekiyor. Zihniyet olarak bunu kabul ettikten sonra bunun hayata aktarılıp pratikleşmesi daha kolay ve zahmetsiz olur.
Esas sorun zihniyet sorunudur.
Asırlardır beslenerek birikmiş ön yargıların neticesinde, hamaset ve inancı siyasi çıkarlara alet etmenin neticesinde zihniyet olarak böyle bir farklılığı kabul etme olgunluğu gösterilmiyor. Israr ve inatla “Sünniliğin yegane ve biricik doğru inanç olduğu, onun dışında kalan herkesin kafir, sapık, yoldan çıkmış olduğu” düşüncesi ve davranışı sürdürülüyor.
Böyle olduğu için, yani “kendisinden başka herkes yanlış yolda olduğu için onlarında hidayete erdirilmeleri ve doğru yola çekilmeleri” gerekiyor. Bu da asimilasyon, baskı, zulüm ve katliam demektir.
Böylesi bir anlayış ve zihniyet kardeşlik geliştirmez.
Kardeşlik için bu anlayışın ve zihniyetin aşılması gerekiyor.
Kardeşlik için kendisinden başka inanç ve doğrularında olabileceğini kabul etmek gerekiyor.
Elbette herkesin inancı kendisine güzel, doğru, anlamlı ve değerlidir. Herkes inancını yaşamada sonuna kadar özgürdür. Kimsenin inancı kimseden üstün değildir. Bu noktada Alevilik Sünnilikten üstün değildir, Sünnilik Alevilikten üstün değildir. Bizlerin inancı bizler için en doğru inançtır, Sünnilerin inancı, Budistlerin, Katoliklerin inancı onlara göre doğru inançtır. Kimseye senin “inancın anlamsız, basit, ucube” demeye hakkımız yoktur. Kimseyi inancı bizden farklıdır diye kafir olarak, zındık olarak, cehennemlik olarak nitelendiremeyiz.
Alevi ve Sünni kardeşliğinin hayat bulması, gelişmesi ve kalıcı olması mümkün. Bunun için çaba göstermek gerekiyor.
Aynı dili konuşan, aynı havayı soluyan, aynı gökyüzüne bakan toplumlar inanç farklılığına saygı göstermiyorsa, farklılığa hoşgörüyle yaklaşıp zenginlik olarak bakmıyorsa, ortada gerçekten sorgulanması gereken bir ahlak, vicdan sorunu var demektir.
Ahlaklı, vicdanlı, gerçek manada inançlı kimseler yıkıcı, ayrıştırıcı, ötekileştirici olamazlar.
Olmamalılar.
Onlar kardeşliği esas almalı, düşmanlığı lanetlemeli, farklılığa hoşgörüyü savunmalı ve herkesin inancı kendisine doğru ilkesini hayata aktarmalılar.
Böylelikle kardeşlikte gelişir, ön yargılar ortadan kalkar, barış ve huzur hakim olur.
Sadece Alevi Sünni kardeşliği değil, diğer tüm etnik ve dini kimlikler arasında da bu gerçek olur.
Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com
|