Ölümden Kim Korkar
Yaşamın gayesine ters bir şekilde yaşamını yaşayanlar korkar ölümden.
Hırsı, kıskançlığı, bencilliği, öfkeyi yaşam biçimi haline getirip maddi ve siyasi egemenlik için zulmü, baskıyı, acımasızlığı meşrulaştıranlar korkar ölümden.
Kainat ile kıyaslandığında toz zerreciği dahi olmayan yer kürede, yaşamış olduğu ortalama 70 yıllık ömürde anlam, idrak, tefekkür, sevgi, hoşgörü, barışıklık yerine dedikodu, gıybet, ahmaklık, yıkıcılık, edepsizlik yapanlar korkar ölümden.
Kim korkmaz ölümden?
Kendisi, çevresi, doğayla, cümle varlıkla barışıklığı esas alanlar korkmazlar ölümden.
Anlam verebilen, empati yapabilen, dini ve dili, rengi ve cinsiyeti, sınıfı ve ulusu ne olursa olsun insana saygıyı yaşam biçimi haline getiren korkmaz ölümden.
Cüzi iradesi dahilinde, elinden geldiğince iyilikler yapan, güzellikler oluşturmaya çalışan, kardeşlik ve dayanışmayı her zaman ve zeminde sunanlar korkmazlar ölümden.
Anlamına uygun bir şekilde yaşamak ölümü gönül rahatlığıyla karşılamak demektir. Ölümden korkmak bir yana yeni bir başlangıcın (sonsuzluğun) heyecanı ile karşılamaktır ölümü.
Anlamına uygun bir yaşamın sahibi olanların ölüm ve ötesi ile ilgili bir kaygıları, çekinceleri yoktur. Cehennem çukurları ile ilgili bir korkuları yoktur. Böylesi bir yaşamın sahibi olanlar için ölen sadece tendir, can ölesi değildir.
Sözlerimizi William Shakespeare'n bir şiiri ile bağlayalım.
İnsanların çoğu sevmekten korkuyor,
Kaybetmekten korktuğu için.
Sevilmekten korkuyor,
Kendisini sevilmeye lâyık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor,
Sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor,
Eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor,
Reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor,
Gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor,
Dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor,
Aslında yaşamayı bilmediği için.
Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com
|