Evrenin Sonsuzluğu ve Kemalet
Biz insanoğlunun mevcut kapasitesine göre evren sonsuz vede sınırsızdır. Evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce büyük patlama ile meydana gelmiş olması ve o zamandan beri sürekli olarak gelişiyor/genişliyor olması bizler için bir sınır ve öngörülür bir son değildir.
Evrenin genel manada matematiksel olarak bir sınırının olması biz fani insanlar için bir anlam ifade etmiyor. Çünkü bizlerin şu anki inancı, aklı, bilgisi ve algısı yüz milyarlarca galaksiyi ve her galakside bulunan yüz milyarlarca yıldıza anlam verebilecek bir konumda değildir.
Anlam verebildiğimiz evrenin sonsuz ve sınırsız olduğu ve dünyamızın bu sonsuzlukta bir toz zerreciği büyüklüğünde dahi olmadığıdır.
Evrenin başlangıç noktası Büyük Patlama/Big Bang, bizlerin ise başlangıç noktası burası olsun; bilinen evrenle kıyasladığımızda toz zerreciği dahi olmayan dünyamız ve bu dünyanın hakimi insan.
Gelişiyoruz.
Bilim gelişiyor, teknik gelişiyor, algılarımız gelişiyor (en azından bazı konularda)...
Bundan yaklaşık 2300 yıl önce Eratostenes adlı bir düşünce adamı basit bir yöntemle dünyanın yuvarlak olduğuna dair bir düşünceye ulaşmıştı. Bulunduğu şehir ile diğer bir şehirde –ki araları yaklaşık 800 kilometredir- yaz günü öğle zamanı bir şehirde dikmiş olduğu sopanın gölgesinin olduğu ama aynı zamanda diğer şehirdeki sopanın ise gölgesiz olduğunu öğrenmiş ve bu durumun dünyanın düz olmayacağı açıklamasından başka anlama gelmeyeceği düşüncesini götürmüştü onu.
Eratostenes'den günümüze nice bilim insanları buluşları, düşünceleri, deneyleri ile biz insanlara önemli katkılar sundular. Onların çalışmaları sonucudur ki şu an sahip olduğumuz bir çok imkana sahibimiz.
Bu sahip olduğumuz imkanlarımız insanlığın geneli için yarar, barış, kardeşlik, huzur, mutluluk anlamına ne yazık ki gelmiyor. Bu buluşların –atom gibi- insanlığa feci zararları da var.
Tüm zararlara rağmen insanın şu an için ulaştığı düzey önemlidir, umut vericidir. Zaten bir noktada bu anlamıyla bir gelişme kaçınılmazdır. Yani bütün olumsuzluklarına rağmen bilimsel ve teknolojik gelişmeler olmak zorundadır. İnsanın yapısındaki merak kaçınılmaz olarak gelişmeye yönlendirecektir insanı.
Konumuzu fazla dağıtmadan, başlığına sadık kalarak devam edelim.
Evet, dünyamız evrende toz zerreciği boyutundadır. Dünyamız toz zerreciği ise insanın boyutu ne ile kıyaslanmalıdır?
Hani şu egosu şişkin olan, savaşçı ve kan dökücü olan, dinsel ve kavmi bağnazlığı yaşam biçimi haline getirip kendisinden farklı olan herkesi ve her şeyi yok etmeye çalışan insan...
Bir tarafta sonsuz bir evren var. Diğer tarafta toz zerreciğinde yaşayan bir varlık; insan var. Ve bu insan kendi boyutunu bilip, evreni anlayıp öğrenmek ve bu evrende kendisini bir konuma koymak yerine evren için ve hatta dünya için önemsizlikleri kısacık hayatının merkezine koyuyor.
Bu hayatın merkezine koyduğu ve yaşam biçimi haline getirdikleriyle de diğer insanlara zarar veriyor.
Toz zerreciğinde yaşayan insan evrenin boyutunu az çok biliyor. Bildikleri yetersiz, eksik ve hatalıda olsa böylesine bir uğraşı olması insana dair umudun diri kalması demektir.
Çünkü toz zerresi büyüklüğünde bir dünyada yaşıyor olmak insan için bir eksiklik değildir. Mertlerin merdi Hz. Ali'nin insanoğluna yönelik şu hitabı bu noktada çok dikkat çekicidir. Şöyle diyor (mealen) Hz. Ali: “ey insan, sen kendini evren karşısında küçük bir varlık sanıyorsun, oysa cümle kainat sende saklı”.
Evrenin boyutlarını, gelişimini eksik ve yetersiz olarak şu an biliyorsak, nasıl bir galakside ve gezegenler sisteminde yaşıyor olduğumuzu biliyorsak, Hz. Ali'nin bu sözlerinin derinliğini daha iyi anlamış oluyoruz.
Evet, sonsuz bir evrende veya evrenlerde küçük bir toz zerreciği gibi bir yerde yaşayan insanoğlu kendi zerreciğine aldırmaksızın boyutunun kat be kat üstünde girişimlerin sahibi durumundadır.
Bu da umut demek, geleceğin daha güzel inşa edileceğine dair inanç demek. İnsanın şu an mevcut kan dökücü, ayrıştırıcı, kendi soyuna karşı kıyıcı özelliğinin eninde sonunda yok olacağı ve insanın kendi soyunu, içinde yaşadığı doğayı katletmek yerine evrenin derinliklerine yolculuğu demektir.
Şu an ve yakın bir gelecekte yaşayacak olan insanlar olarak evrenin derinliklerine bir yolculuk şansımız yok. Ancak bizler insanın gelişimine engel olan ayrımcı, egoist, doğa ve farklılık düşmanı, ötekileştirici, başkaları üzerinde tahakküm kurmak isteyenlerden olmayı da reddedebiliriz.
Şu an ki bilgimiz ve tecrübelerimizle de elimizden geldiğince yaşamımızı sevgi, dostluk, paylaşım, kardeşlik üzerine inşa edebiliriz.
Böyle bir yaklaşımla yaşamımızı sürdürmek, yani evrenin sonsuzluğu, dünyanın zerreciği ve biz insanın evrenin mikro hali olmamızın bilinciyle yaşamımızı sürdürürsek, yaşamımız çok çok daha verimli ve nitelikli yaşanır.
Bir başlangıç niyetine başımızı gökyüzüne kaldıralım güneşe, aya ve yıldızlara bir selam çakalım.
Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com
|