atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Alemlerin Nuru Hz. Muhammed

Remzi Kaptan

 remzi.kaptan@yahoo.com

 

Bize göre Hz. Muhammed alemlerin nurudur.

Alemlerin nuru olarak inandığımız Hz. Muhammed'in getirdiği mesajın onu çok sevip yoluna bağlı olduklarını iddia edenlerce hala anlaşılmadığına inanıyoruz. Onun tebliğ etmiş olduğu din, onun vefatından sonra yozlaştırıldı. Eski Arap inançları bu defa İslamiyet adına -aynen olmasa bile öz olarak- devam etti. Başta Ehlibeyt olmak üzere küçük bir azınlık  Hz. Muhammed'in getirdiği ilahi mesajın özüne bağlı kalarak yolu sürdürmeye çalıştı. Bu kimselerde ne yazık ki her yol ve yöntem denenerek tasfiye edildi.

Hz. Muhammed'e ve onun şahsında İslamiyete karşı ilk günden başlayarak son ana kadar var gücüyle savaşmış olan Emevi ailesi ve onların şefi Ebu Süfyan mücadeleyi kaybedip Müslüman(?!) olduktan yaklaşık 50 yıl sonra tekrar eski konumlarına geldiler. Bu defa ancak İslam devletinin yöneticileri (aynı zamanda İslam dininin de temsilcileri olarak) ve her şeyin mutlak hakimi olarak. İşte günümüzde bile İslam adına yapılan ve uygulanan bir çok şey aslında bu Emevi kabilesinin İslam dininin içine var güçleriyle koydukları eski inançlarından başka bir şey değildir.

Koca koca alim geçinen, sakallarının uzunluğuyla övünen kişilerde papağan gibi bu Emevi zihniyetinin uydurmuş olduğu dini gerçek İslam dini olarak devam ettiriyor. Arada iğneyle kuyu kazarcasına doğrulara ulaşanlarsa bertaraf ediliyor. Bu durum asırlardır böyle sürgit devam ediyor.

Hz. Peygamberin vefatından sonra başlayan Emevi kabilesinin iktidara tam anlamıyla hakim olmasıyla zirve noktasına ulaşan ve sonrasında Abbasilerin katkılarıyla devam ettirilen; Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği inancın içini boşaltmak ve kendi egemenliklerine hizmet eder hale getirmek, bir tane doğruya on tane yanlış katarak inanç diye dayatmak günümüze kadar gelmiş bulunmaktadır. İlk günden başlayarak doğruları dile getirenler, din adına eski geleneklerin dayatılmasına karşı çıkanlar, başta soylu şehit İmam Hüseyin olmak üzere her zaman amansız bir baskı ile karşı karşıya kaldılar ve ne yazık ki onların dile getirdikleri iktidar olmanın, güçlü olmanın tüm imkanları kullanılarak gerçek müminlerin yüreklerinden ve düşüncelerinden silinmek istenildi. Bunda çokçada başarılı olundu.

Başarılı olunduğu için günümüzde İslam diye bilinen toplumlar hayatın her alanında diğer toplumlara kıyasla oldukça geri bir konumdalar. Alabildiğine şekilcilik, bilimsel gerçeklerden uzak bir şekilde akla ziyan hurafe, bidat, batıl inançlar din diye kabul görmüş durumda.

Dini bir takım biçimsel kalıplara indirgemiş olanlar, din adına yaşamın gerçeklerinden uzak, asırlar öncesine dayanan gelenekleri hakim kılmak isteyenler ne acıdır ki alemlerin nuru olan Hz. Muhammed'i kendi çirkinliklerine alet etmiş durumdalar. Hz. Muhammed daha hayattayken ona karşı, onun tebliğ ettiği dine karşı en büyük mücadeleyi verenler; onun adının arkasına sığınarak her türlü çirkinlikleri sergilemeye devam ediyorlar.

Cahilliye döneminin kodamanları, toplumun dini ve siyasi önderleri ve onların temsil ettikleri kabileler aslında inanarak Müslüman olmadılar. Bir noktada çaresiz kaldıkları için Müslüman oldular/Müslüman göründüler. Hz. Muhammed Hakka yürüyünce de eski geleneklerini bu defa din adına dayatmaya kalktılar. Hz. Muhammed'in Ehlibeytine saldırarak, Ehlibeyti her alanda tasfiye etmeye çalışarak, aslında bir nevi Ehlibeytin şahsında Hz. Muhammed'den intikam alıyorlardı. Sonrasında ise Kerbela hadisesi ile Ehlibeytin şahsında Hz. Muhammed'e düşmanlık zirve noktasına ulaştı ve Hz. Muhammed'in tebliğ etmiş olduğu din Hz. Muhammed'in dini olmaktan tamamen çıktı.

Çok kimse bin bir gerekçe ile bu gerçeği kabullenmek istemiyor. Oysa gerçek bu kadar açık ve nettir. Açık ve net olan; Hz. Muhammed'in torununun, Hz. Ali'nin oğlunun din adına katledilmesidir. Hz. Muhammed'in torununu katletmeyi hangi gerekçe haklı ve mazur gösterebilir?

Kerbela olayı bize bu zihniyetin neler yapmış olduğunun açık kanıtıdır. İmam Hüseyin'i hunharca katleden zihniyet peki din diye neler dayatmaz ki?

Nitekim yaptı da. Yüz binlerce uyduruk hadis üreterek, eski gelenekleri, cahiliye döneminde kalma ne kadar adet varsa din adına dayatıldı ve baskı yoluyla insanlara kabul ettirildi. Kabul etmeyenlerse İmam Hüseyin örneğinde olduğu gibi katledildiler.

Uzatmaya gerek yok. Emeviler ve onların devamı niteliğindeki diğer iktidarlar öz olarak Hz. Muhammed'in tebliği ettiği din yerine kendi dinlerini soslayıp sundular. Din diye İslam sosu ile sosladıkları eski Arap geleneklerinden, cahiliye dönemindeki inançlardan başka bir şey değildir.

İşte bu zihniyet alemlere rahmet olarak gönderilen alemlerin nuru olan Hz. Muhammed'i de kendi çirkinliklerine adeta perde yaptılar. Böyle yapmakla o ulular ulusunu da kötülemiş oluyorlar. Çünkü yaptıkları ve uyguladıkları yığınla kötülüğü sahte hadisler uydurarak ona dayandırmak suretiyle kendi gerçek yüzlerini gizliyorlar.

Aslında öyle çok büyük değerlendirmeler yapmak yerine İslam coğrafyalarına bakmak yeterli. Bu gün İslam diye bilinen toplumların gerçekliğine baktığımızda Hz. Muhammed'in dininin yerine başka bir din yaşatıldığını görürüz.

Aslında bir çok pratikte ve uygulamada Muhammedi din yerine batıl, hurafe, eski putperest gelenekler, cahiliye döneminde kalma toplum ilişkileri, kadını toplum dışına itmek gibi ataerkil uygulamalar mevcut. Bu ve benzer yığınla olumsuzluk alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin dininin uygulaması ve yaşayış şekli olamaz.

Hz. Muhammed, cümle insanlara gerçeğin bilgisini sunan elçidir. O yüce peygamberi kendi geri kabile geleneklerine dayanak yapmak kabul edilemez.

Hz. Muhammed, sevginin ve hoşgörünün, gerçeğin ve hakikatin, rahmetin ve merhametin elçisidir. Ona savaşlar isnat etmek yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Hz. Muhammed'i kalkan olarak kullanarak erkek egemenlikli bir yaşamı, kadını aşağılayan ve dışlayan bir yaşamı savunmak ve bunu inanç adına yapmak inancın özüne aykırı değil mi? İnsan aklına ve mantığına uymayan bir duruşu savunmak eşitliği ve kardeşliği vaaz eden bir elçiye uyar mı?

Sonuç olarak Hz. Muhammed hakkında Eemvilerin oluşturmak istediği ve başarılı olduğu resim aslında Hz. Muhammed gerçekliğine zıtta zıt bir resimdir. Emevi anlayışının Hz. Muhammed ile ilgili oluşturmuş oldukları yaygın tanıtımın gerçek Hz. Muhammed ile bir alakası yoktur.

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!