Alevilik İnancına Hizmet Etmenin Karşılığı
Aleviliğe inanmak beraberinde bu inanca ve topluma ve bu toplumun şahsında insanlığa hizmet etmeye gerektiriyor.
Alevilik yoluna; cemevlerinde ve derneklerde yöneticilik yaparak, üye olarak, inanç ve toplumla ilgili herhangi bir işi yerine getirerek, sorumluluk alarak, maddi destek sağlayarak hizmet ediliyor. Yine sohbetler ve inancı açıklayıcı bilgiler vererek, inancın yazılı bilgilerini topluma sunarak, var olan yazılı ve sözlü kaynakları çağa uyarlayarak yani yürek ve kafa yorarak ve daha bir çok şekilde ve alanda hizmet ediliyor.
Bizler her ikisini yıllardır yapıyoruz. Yani inançla ilgili binlerce sayfa yazılı materyal ortaya çıkardığımız gibi, üstelik bunu sadece Türkçe değil, başka dillerde de yapmaya çalıştığımız gibi aksiyon ve pratik boyutuyla da hizmet etmeye çalışıyoruz. Yani cemevlerinde, derneklerimizde yapılması gereken ne varsa yapıyor ve toplumsal etkinliklerde yer alıyor, etkinlikler organize ediyoruz.
Hiç ara vermeden yıllardır bu hizmeti yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu hizmeti yerine getirirken maddi olarak çok yıprandığımız gibi hem karşıtlarımız ve hem de kendi toplumumuzca da manevi olarak da yıpratılıyoruz. Bu duruma sadece bizler değil, bizler gibi emeğini, çabasını, yüreğini, kafasını, parasını koyan herkes herhalde muhatap oluyordur.
Biz bu inanca ve topluma hizmet ederken bir beklentimiz mi var? Hayır. Ne maddi nede manevi toplumsal anlamda bir beklentimiz yoktur. Hizmetimizi Hak aşkına ve inancımızın insanlık var oldukça yaşaması, toplumumuzun hayatın her alanında daha iyi bir konumda olması için yapıyoruz.
Hiç bir beklenti sahibi olmadan, inancımızın Hak inancı ve yolumuzun hakikat yolu olduğunun bilinciyle hizmet ettiğimiz bu davanın sahipsiz kalmaması, hizmet edenlerin hizmet ettikleri için yıpratılmaması içinde bazı hususların altını çizmek gerekiyor.
Bu gün dünyada bir çok inancın mensupları toplumlarında maddi destek alarak, manevi olarak el üstünde tutularak inançları için hizmet ediyorlar. Örneğin Sünniliğe hizmet eden ve Sünniliğin git gide kurumsallaşıp kalıcı olmasını sağlayan hocaların, imamların, müftülerin, müezzinlerin yani velhasıl tüm Sünni din adamlarının maaşları ödeniyor, giderleri karşılanıyor ve toplumlarında el üstünde tutuluyorlar. Aynı şey Hristiyanlık inancı içinde geçerli, Yahudilik içinde geçerlidir. Bu inançların mensupları inançlarına hizmet ederken maaş alırlar, giderleri karşılanır ve manevi olarak da değer görür ve saygı duyulurlar.
Alevilerde durum çok çok farklıdır.
Alevilik yoluna hizmet edenler maddi olarak kendi ceplerinde hep harcarlar ve süreç içerisinde oldukça yıpranırlar. Maddi durumun kötüleşmesi aile hayatlarına yansır, eşleriyle sorun yaşarlar. Yine manevi olarak da her tür olumsuz sıfatlara maruz kalırlar.
Alevilik yoluna hizmet edenlerin neredeyse tamamı bu işi hiç bir maddi destek görmeden yürütürler. Yani öyle Sünniler, Hristiyanlar ve diğer inanç mensupları gibi maaş alarak Aleviliğe hizmet eden bir kimse Alevi toplumunda neredeyse yoktur.
Alevilerde hiç kimse maaş, para, destek almadan inanca ve topluma hizmet ettiği için verimi de sınırlı oluyor.
Yani Alevilik için hizmet eden birisinin giderleri yine kişinin kendi cebinden çıkıyor ve yine Alevilik için hizmet ettiği zaman kendi zamanından gidiyor.
Şimdi gerçekçi olmak zorundayız.
Bir kimse hem ailesinin nafakasını kazanmak, geçimini sağlamak için çalışsın ve diğer yandan Alevilik için çalışsın. Yani ikisini aynı anda yapsın. Bu ne kadar verimli olur?
Diğer yandan maaş alan birisi tüm gününü kendi inancını yaşatmak ve tanıtmak için harcıyor. Herhangi bir geçim kaygısı yok. Bu kişi elbette gönüllü çalışan Alevi'den kat be kat verimli olur. Verimli olduğu içinde Alevilerin hayatın her alanında geri kalması bu durumda anlaşılır bir durum olmuyor mu?
Aleviler, cemevlerine, derneklere, bu yola hizmet edenlere maddi ve manevi destek vermiyorlar. Hatta bir çok noktada köstek oluyorlar. İşte bu köstekliğin sonucu olarak hayatın her alanında bir bütün olarak Aleviler geri kalıyorlar.
Günlerce araştırıp, yazıp ve yazdığını defalarca okuyup, düzenleyip en iyisini ortaya çıkartmak için çabaladığımız ve sadece ama sadece karşılığında baskı parasını talep ettiğimiz bir kitabımızı eger Aleviler almayı çok görüyorlarsa, oturup hep birlikte bir kaç defa daha düşünmemiz gerekiyor.
Alevilikle ilgili yayın sayısı neden sınırlıdır? Alevilik ilgili en çok satan kitap, Sünnilikle ilgili en az satan kitaptan daha az ise, “Aleviler aydındır ilericidir” söylemini bir kez daha sorgulamamız gerekiyor.
Yine Alevi önderlerinin hayatını mesela Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal, Ebul Vefa, Abdal Musa ve daha nice nice önemli şahsiyetin hayatı roman şeklinde ortaya çıkmış mıdır? Ne yazık ki çıkmamıştır. Eğer çıkarsa da bilin ki onuda Sünni aydınlar yazacaktır. Onların geçim derdi, ekmek derdi yoktur. Oysa Alevi aydınını toplumu desteklemiyor. Aydınını desteklemeyen bir toplum başkalarının doğrularına mahkum olmak zorundadır.
Alevilik yoluna hizmet ederken hiç bir beklenti içinde olmamak esastır. Fakat insan bu yola hizmet ederken halden hale düşmemeli. Kiramı nasıl öderim diye kıvranmamalı. Bunu söylemek ve talepte bulunmak ayıp bir şey değildir. Bu kötü ve onursuzca bir şey değildir.
Alevi toplumu Alevilik yoluna hizmet edenleri destekleyecek ki onlarda daha çok hizmet etsinler, verimli olsunlar.
Cebindeki son kuruşunu bu yola hizmet için verip geri kalan yolu yürüyerek giden bir yol erinin hizmet aşkı zamanla söner. Oysa o erin hizmet aşkının dahada harlanması gerekmektedir.
Kıstas bellidir: bu yola hizmet edenlerin giderleri hizmet ettikleri kurumca asgari düzeyde karşılanmalıdır. Böylece toplumda hizmetleri daha sorgular ve hesap sorar. Oysa gönüllü oldumu hesap sorulmaz ve yapılan işlerdeki verimde sınırlı olur.
Kimse sakın devletten veya Alevilerin dışındaki kimse ve kurumlardan bir şey beklemesin.
Alevi kurumlarının ve Alevi toplumunun buna imkanı vardır. Her kurum bir veya bir kaç kişiyi çeşitli işleri profesyonel şekilde yapmak için görevlendirir ve bunların giderlerini karşılar. Böylece süreklilik oluşur ve verim artar. Profesyonel kadroların yanında gönüllü hizmetlilerde hizmetlerini daha etkin şekilde yaparlar ve kat be kat verimli olurlar. Böylece çok istediğimiz hedefimiz gerçek olur: yani toplumumuz hayatın her alanında daha iyi bir konumda olmaya doğru yol almış olur.
Remzi Kaptan remzi.kaptan@yahoo.com
|