Ben Pirimden Ayrılmam Bin Yıl Geçse Aradan
Bugün bize pir geldi
Gülleri taze geldi
Önü sıra Kamber'i
Ali'yyel Murtaza geldi
Ali bizim şahımız
Kâbe kıblegâhımız
Miraçtaki Muhammed
O bizim padişahımız
Padişâhım Yaradan
Okur aktan karadan
Ben pirimden ayrılmam
Bin yıl geçse aradan
Aramı uzattılar
Yarama tuz bastılar
Fazlı'dan bir kul geldi
Bedestende sattılar
Sattılar bedestende
Ses verir gülistanda
Muhammedin hatemi
Bergüzardır aslanda
Eyvallah şahım eyvallah
Hak Lailahe İllallah
Eyvallah pirim eyvallah
Adı güzeldir güzel şah
Sen alisin güzel şah
Şahım eyvallah eyvallah
Kul Himmet üstadımız
Burda yoktur yadımız
Şâh-ı Merdan aşkına
Hak versin muradımız.
Değil bin yıl, milyon yıl geçse dahi bizler pirimizden vazgeçmeyiz.
Çünkü pirimiz bizler için gerçeğin ta kendisidir.
Gerçeklerden uzak, gerçeklerin yok sayıldığı bir yaşam bize göre değildir.
Bizler daima gerçeklerin ışığında, hakikatin arayıcısı (ve yaşayıcısı) olarak yaşayacağız.
Bizler pirimizden ayrılmayacağız.
Pirimizden ayrılmamız demek tüm gerçekliğimizden, köklerimizden ayrılmamız demektir.
Köksüz, gerçeklere uzak, gerçeklere yabancı (ki kendine yabancılıktır bu) bir şekilde yaşamak demek, aslında yaşamamak demektir.
Bizler sadece surette değil, suret ile beraber manada da insan olmak isteyenleriz. Onun için pirimizden ayrılmıyoruz.
Pirimiz bizleri surette insan manada mahlukat olmaktan çıkartandır.
Pirimiz bizlere Hak ve hakikat üzere bir yaşamı öneren, bizleri gerçeklerin ışığında dosdoğru bir yaşama yönlendirendir.
Yaşamak bizler için tesadüfen veya öylesine, sebepsiz bir şekilde oluşan bir şey değildir.
Bizler için yaşam, yani canın (ruhun) bedenleşmesi özel ve anlamlıdır.
Fakat bu anlamı ve özelliği gerçek manasıyla bilmek ve yaşamak için işte pirimizin yol göstericiliğinde bir yaşamın sahibi olmak gerekiyor.
Bunun için ayrılmıyoruz pirimizden.
Kamber misali pirimizin bendeleri olanlara ne mutlu.
Remzi Kaptan
|