Alevilerde Fanatizm ve Makuliyet
Fanatizm, “bağnazlık ve tutuculuktur”. Makuliyet ise “aşırı olmayan, akla uygun” manasına geliyor.
Zaman zaman bazı kimseler Aleviliği savunan, Alevi toplumuna ve Alevi toplumunun şahsında insanlığa hizmet eden bizleri fanatik olmak ile suçluyor ve bizleri haksız yere kendisinden farklı olan herkese ve her şeye düşman gözüyle bakıp ona göre davranışta bulunan kimselerle, gruplarla kıyaslıyor.
Alevileri ve dolayısıyla Aleviliği, kendisi dışındaki herkesi ve her şeyi düşman olarak gören gruplarla, kişilerle aynı kefeye koymak; Aleviliğe ve bu yola hizmet eden Alevilere en büyük hakarettir.
Çünkü Alevilik inancı sevgi esaslı bir inançtır.
Yaşamın temelinin sevgiyle, sevgiden dolayı oluştuğunu merkezine alan bir inançtır.
Böylesi bir inanç olan Aleviliği ve böylesi bir inancın esaslarını hayatının merkezine koyan Alevileri fanatizm ile suçlamak haksızlık değilde nedir?
Alevilikte ve Alevlerde fanatizm yoktur.
Geçmişi bir tarafa bırakalım, son 50 yılda bile sayısız Alevi sırf Alevi oldukları için katledildiler.
Buna karşın Aleviler inancı farklı diye bir tane Hristiyan'ı, Sünniyi veya herhangi bir inançtan başka bir kimseyi öldürdüler mi?
Öldürmediler, peki bu durumda Aleviler nasıl fanatik oluyor?
Alevilik yolunu savunup sahiplenmek, Alevilik değerleriyle hayata mana katıp varoluşa cevap verebilmek fanatizm olmayıp makul bir davranıştır.
Neden makul bir davranıştır?
Çünkü bizler bu yola inanıyor ve bu inanmanın gereklerini yerine getirdiğimizde başkalarını kötülemiyor, dışlamıyor, yok saymıyor, onların inancı ve değerleri farklıdır diye onlara öte dünyada cehennemi reva görmüyoruz.
Aksine, dini ve dili, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun bütün insanlar arasında kardeşliği ve barışı, dayanışma ve dostluğu savunuyoruz.
Alevilik yoluna inanıp hizmet etmek bu noktada tüm insanlığa hizmet etmektir.
Dini, dili, etnik kimliği ne olursa olsun tüm insanlığa hizmet etmeyi seçen bir insanın seçimi fanatizmi midir, yoksa en makul, en insani ve mantıklı seçim midir?
Alevilik inancı bu açıdan bakıldığında makuliyetin inancıdır.
Yani insan aklının, fıtratının dışında olan, zorlamalı ve yine insanlar arasında düşmanlığı dayatan, ayrıştırıcı ve bölücü bir inanç değildir.
Peki tüm bu güzel ve insani değerleri savunmak, bunların yaşamda yer bulabilmesi için çaba ve gayret sahibi olmak neden fanatizm olsun ki?
Remzi Kaptan
|