Dinimiz İmam Hüseyin'in Dinidir
Bir çok kimse İmam Hüseyin'i sadece bir direnişçi olarak, zalim bir diktatöre karşı gelmesiyle tanıyor, biliyor.
Bu doğru olmakla beraber eksik bir tanıma ve bilmedir.
İmam Hüseyin sadece Yezidin siyasi ve toplumsal baskısına karşı gelmedi, bununla beraber Yezidin -ve daha öncesinden babası Muaviye'nin- oluşturmuş olduğu yanlış din anlayışına da karşı geldi.
Geçmişte ve günümüzde bir çok kişinin anlamadığı veya anlamak istemediği hususlardan biriside budur.
Bu durum anlaşılırsa, günümüzde din adına dayatılan Emevi çarpıklığı daha net şekilde ortaya çıkar.
İmam Hüseyin'in mücadelesini komple bir mücadele olarak görmek gerekiyor.
Zalim ve haksız olana karşı olmak, can pahasına zalime direnmek, bireysel saltanat için asla değerlerden ve doğrulardan taviz vermemek... İmam Hüseyin bunu yapmıştır.
Çünkü inandığı ve yaşadığı Hakk inancı ve yürümüş olduğu hakikat yolu bunu emreder.
Emevilerden günümüze kadar yaşanan din, İmam Hüseyin'in ve diğer erenlerimizin doğru bulmadıkları, karşı oldukları, reddettikleri dindir.
Emevilerin dini ve bunun toplumsal hayata yansıması, günlük uygulama kuralları, içeriği ile İmam Hüseyin'in din anlayışı kesinlikle bir birine zıttır.
Oysa çokça kişi bir takım isim ve kavramsal benzerlikten dolayı, yine lisan ve etnik kimlik aynılığı nedeniyle İmam Hüseyin'in şahsında temsil olunan din ile Yezidin şahsında temsil olunan dini aynı ve bir görebiliyor.
Gördüğü içinde günümüzde bizlerin temsil ettiği inancı Yezidin anlayışını sürdürenlerle aynı kategoride değerlendiriyor ve İmam Hüseyin'in mücadelesinin inançsal doğruları ortaya koyma noktasını göz ardı edip sadece toplumsal olanı temel alabiliyor.
Bu kesinlikle doğru ve kabul edilemez bir anlayıştır.
Bizleri, günümüz İmam Hüseyin'in yolunu sürdürenler ile Yezidin anlayışını –kabul etmeseler dahi- sürdürenleri inanç olarak aynı kefede görmek doğru ve hakkaniyetli değildir.
Evet, Hz. Hüseyin'in mücadelesi dini ve toplumsal bir mücadeledir.
Hz. Hüseyin, din adına Yezidin ve babası Muaviye'nin oluşturduğu anlayışa karşı gelmiş ve bu karşıtlığı canı pahasına son ana dek sürdürmüştür.
Ve yine Hz. Hüseyin sonunda ölüm dahi olsa Hakk inancı ve hakikat yolu neyse onu savunmuş, yaşamış ve Yezidin tüm barbalığına rağmen bundan milim geri adım atmamıştır.
Bu apaçık bir şekilde orta yerde dururken, bir takım kavramsal benzerliklerden dolayı Yezidin din anlayışı ile Hüseynileri aynı şekilde değerlendirmek yanlış bir sonuca varımdır.
Ve yine Yezidin din anlayışını savunup takip edenlerin çoğunluk olmasına aldanıp bu anlayışı yegane doğru temsilci olarak görmek daha büyük bir yanlıştır.
İmam Hüseyin de tek başınaydı ve bu tek başınalığına rağmen doğruları savunmaktan vazgeçmedi.
Bu durumda İmam Hüseyin'in din anlayışının –sayı olarak az olmasından dolayı- yanlış din anlayışı olarak görüp, Yezidin sayısal çoğunluğuna aldanıp onun din anlayışını doğru kabul edebilir miyiz?
Sonuç olarak: dininiz nedir diye soruluyorsa, bizlerin dini İmam Hüseyin'in dinidir.
Bizlerin geçmişte ve şu an inanıp uyguladığı inanç, İmam Hüseyin'in inancıdır.
Bizler inanıyor ve buna göre yaşıyoruz.
Her dem de İmam Hüseyin gibi inancımıza sadık kalacağız ve sayısal olarak ne kadar az olursak olalım asla Yezidin anlayışını hem dini ve hem de toplumsal olarak kabul etmeyeceğiz.
Remzi Kaptan
|