Hiçlik Makamı
Hiçlik makamına talip olan, dünyevi hiç bir makam ile avunmaz.
Makamsızlığın makamıdır hiçlik makamı.
Hakkı bilmek ve bulmak isteyen hiçliği esas alır.
Hiçliği esas alan dünyevi hırsları aştığı gibi asıl zenginliği elde eder.
Hiçliğe talip olan, hiçliğin arayışında olan, hiçliğe ulaşmak isteyenin Hak dışında bir talepleri, zenginlikleri yoktur.
Cefa da, sefa da aynı manaya gelir.
Darlık ve zorluk ile varlık ve bolluk karşıt değil, eş anlamlıdır.
Hiç olmak, damla misali Hakkın sonsuz deryası ile buluşmaktır.
Sonsuz derya ile buluşan, vuslata eren, kavuşan damla, daha damla mıdır?
Değildir.
O damla daha damla değil, deryanın (varlığın) kendisidir.
Küçücük bir damladan sonsuz bir okyanus olmak...
Varlığını sonsuz varlık ile buluşturmak, hemhal etmek, bir etmek ve sonsuz varlığın kendisi olmak...
Asıl olan bu değil midir?
Dünyada ki hangi makam bu makamdan daha üstün olabilir ki?
Dünyada ki hangi değer bu değerden daha üstün olabilir ki?
İşte yolumuz bizi bu değerlere sahip kılıp bu makama ulaştırıyor.
Zahiri olarak belki çok aşağı bir makam olarak algılanır veya işte yaşamın gerçeğinden kopukluk olarak düşünülür.
Oysa batın (görünmez/yokluk) aleminden zahire (görünür/varlık) alemine çıkışın geri dönüşü tekrar yokluk alemine değil midir?
Yokluğun bir diğer anlamı hiçlik değil midir?
İşte burada esas alınan, yolumuzun bize öğrettiği: yokluğu maddi yokluktan manevi hiçliğe çevirme isteği ve amacıdır.
Yokluktan varlığa çıkıyoruz.
Varlıktan tekrar yokluğa dönüyoruz.
Eğer varlıktan yokluğa dönüşümüzün hiçlik ekseninde olması gerektiği bilinci ve inancındaysak; yaşamın anlam ve manasını kavrıyoruz demektir.
Bu kavrayış ve uygulama bizi yokluktan hiçliğe oradan da her şeye ulaştırır.
Remzi Kaptan
|