Alevilerin Örgütlenmesi Hayati Önemdedir
Gelişmek, büyümek, var olmak, devamlılık sağlamak isteyen tüm topluluklar örgütlenmek zorundadırlar.
Örgütlenmek demek, birlik olmak ve güç olmak demektir.
Toplumlar birlik olup güçlendikçe varlıklarını korur, yaşatır ve geleceğe taşırlar.
Örgütlenmek tüm toplumlar için önemlidir fakat Aleviler için hayati derecede önemlidir.
Alevilerin değil geleceğe sağlam yürümeleri, mevcudiyetlerini koruyup koruyamayacakları bile garantide değil.
Abartısız Alevilerin can ve mal güvenliği yoktur.
Alevi olmak sakıncalı ve tehlikeli bir durumdur.
Alevilik hala devlet erkinde ve bu erkin şekillendirmiş olduğu toplumsal kesimlerde kabul görmüyor.
Alevi olmak bile başlı başına kamudan iş almak, kamuya işçi, memur olmak yönünde en büyük engeldir.
Mezhepçilik ve dinsel bağnazlık gözleri kör etmiş durumda.
Bu kör olan gözler ne yazık ki kendisinden başka kimseyi görmek istemiyor, istemediği içinde katlinin vacip olduğuna ve bunun “ilahi bir emir” olduğuna inandırmış kendisini.
İnandırdığı için fırsat ve imkan bulduğunda bunu hayata geçiriyor.
Kendisinin inancının dışında hiç bir inancın dolayısıyla o inanca inanan toplumun yaşama hakkı yoktur.
Eşit yurttaşlık, modern değerler, demokrasi, insan hak ve hukuku, başkasına saygı, hoşgörü ve tolerans lafta bile geçmiyor.
Varsa yoksa onun dini, inancı.
O tek doğru, diğerleri ya ona uyacak, ya yok olacak.
Anlayış, zihniyet budur.
Böylesi bir anlayış karşısında örgütlenmek hayati değilde nedir?
Böylesi bir anlayış kendi inancı için dünyayı cehenneme çevirir.
Üstelik bu anlayış sadece bizlerin olduğu coğrafyada hakim.
Bu anlayışa karşı bazı toplumlar elbette önlemlerini almışlardır ve gerekeni yapıyorlardır.
Yani bu anlayış fırsatını bulsa tüm dünyayı cehenneme çevirir fakat o fırsatı ona vermeyecekleri için sadece bizlerin dünyasını cehenneme çevirme imkanına sahip ve bunu uygulamaktan da çekinmiyor.
Son yıllarda gittikçe güç kazanıyor ve çok acımasız bir şekilde, vahşet ve barbarlıkta sınır tanımayarak vahşi cinayetler, yıkımlar, talan ve kitlesel katliamlar yapıyor.
Aleviler ne yazık ki barbarlığı ve vahşeti yaşatan bu zihniyetin hakim olduğu, etkin olduğu coğrafyalarda, toplumlarda yaşıyorlar.
Öyleyse Aleviler bunun farkında olup, ona göre bir bilinç ve davranış geliştirmeleri gerekiyor.
Bu yapılmadığı takdirde defalarca yaşandığı gibi acılara ve yenilgilere uğrarlar.
Namus ve şereflerini yitirmeyle karşı karşıya kalırlar.
Gelecekleri karanlık olur.
Ne yapmak ve nasıl yapmak gerekiyor?
“Üç can bir cem” ilkesinde olduğu üç kişi dahi olsak bir araya gelmeliyiz.
En başta can ve mal güvenliği olmak üzere bir çok noktada durum tespiti yapmalıyız.
Eğer bulunduğumuz yerde kurumlarımız varsa bunları geliştirmeliyiz, yoksa yeni kurumsallaşmalar oluşturmalıyız.
Alevi olup da çeşitli nedenlerden dolayı bunu gizleyenlere güven vermeli ve bunlarıda kurumlarımıza kazandırmaya çalışmalıyız.
Sayısal olarak çok olmasak dahi yinede bir araya geldiğimizde sistemli bir şekilde inanç, toplum, tarih, gelecek konularından eğitimler gerçekleştirmeliyiz.
Yapılması gereken ve yapılması mümkün olan yığınla şeyler var.
İlk önce bizler gibi aynı hassasiyet ve hisleri paylaşanları bulmalıyız.
Bunu sağladıktan sonra gerisi mutlaka gelir.
Şunu asla unutmayalım: karşımızda ki Yezit anlayışı ne kadar zalim ve güçlü olursa olsun, bizler ikrar verip ikrarımızın gereği hizmet edersek, emin olun hiç bir zalimlik bunun karşısında duramaz.
Hakk, haklıdan yanadır ve haklı olan haklılığına inanıp gereken mücadeleyi verdi mi zaferde onun olur.
Remzi Kaptan
|