atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Hz. Ali ve Ormanın Düzeni

Zamanın birinde uzak bir diyarda bir güzel orman varmış.

Gülistan adındaki bu ormanda tüm bitkiler, hayvanlar ve bütün varlık büyük bir birlik, huzur ve ahenk içinde yaşarlarmış.

Kimse kimsenin hakkını elinden almaz, herkes diğerine saygılı bir şekilde kardeş gibi yaşarmış.

Bu uzun yıllar böyle devam etmiş ta ki bir gün dev bir kuş sürüsü başka bir diyardan gelip ormanı talan etmeye başlayana kadar.

Ormanda yaşayan en iri hayvan olan Filden bile daha büyük olan ve sayıları çok olan bu kuşlar, ormanın tüm huzurunu ve düzenini bozmuşlar.

Hiç bir değer tanımadan, başkasının hakkını gözetmeden ormanı yağmalamaya ve talan etmeye başlamışlar.

İhtiyacı olmadığı halde meyveleri dallarından koparıp atmış ve böylece diğer hayvanlara bir şey bırakmamışlar.

Kuş oldukları için ve güçlü oldukları için istedikleri gibi uçabiliyor ve diğer hayvanları pençeleri ile alıp yere atıyor ve onları yaralıyorlarmış.

Ormanın ileri gelenleri bu kuşlarla konuşmaya çalışmış, yaptıkları yanlışları söylemeye çalışmışlar ama ne yazık ki kuşlar kibirlerinden bu ileri gelenleri dinlememiş ve onlarla alay ederek şöyle demişler:

“Bizler büyük ve güçlüyüz.

Uçabiliyoruz ve sayımız çok.

İstediğimizi yaparız, kimsede bize bir şey diyemez.

Biz güçlüyüz ve çoğunluğuz ve biz haksız olsak bile her zaman haklıyız demişler.”

Ormanın ileri gelenleri çaresizce kuşlardan saklanmaya başlamış ve onlardan arta kalan meyvelerle hayatta kalmaya çalışmışlar.

Ormanın alimleri bu durumun bir süre daha böyle devam etmesi durumunda daha ormanlarının kalmayacağını ve kendilerininde orman ile beraber yok olacaklarının farkındaymışlar.

Onun için çözüm yollarına bakarken aralarında ormanın en yetkili varlıklarından olan Aslanın aklına bir fikir gelmiş.

“Bizleri ancak ve ancak Hz. Ali bu vahşi ve kendini bilmez kuşlardan kurtarır” demiş Aslan.

Diğerleri de kabul edince bir grup oluşturup Hz. Ali'nin yanına gitmiş ve durumu ona anlatmışlar.

Tüm hayvanların dilinden anlayan Hz. Ali kendisine gelen Gülistan ormanının sakinlerini dinlemiş ve onlara yardım edeceğine dair söz vermiş.

Bu söz üzerine ormanın varlıkları çok sevinmiş ve bu sevinçli haberi gelip ormanda yaşayan diğer kardeşlerine vermişler.

Ertesi gün Hz. Ali atı Düldül'e binmiş ve kılıcı Zülfikar'ı yanına alıp ormana gelmiş.

Ormanın ortasına kadar gelen Hz. Ali, Gülistan ormanın böyle kötü şekilde tahrip edilmesine çok öfke duymuş.

Açık bir alanda atı Düldül'den inen Hz. Ali, “bu ormanı kim bu hale getirdi çabuk ortaya çıksın” demiş.

Bunun üzerine miskin miskin uyuyan kuşlar uykularından uyanmış ve Hz. Ali'nin tepesinden dolaşmaya başlamışlar.

Dev kuşların içlerinden birisi gülerek demiş ki; “biz yaptık, ne olacak?

Hem ayrıca sen kimsin ki?

Sen bize bir şey yapamazsın ki.

Biz çoğunluğuz ve güçlüyüz.

Onun için istediğimizi yaparız ve kimsede bize bir şey yapamaz.”

Diğerleri de gülerek katılmışlar bu dev kuşun söylediğine.

Hz. Ali onlara söyle demiş: “siz çok olabilirsiniz, güçlü olabilirsiniz.

Ancak bu size bu Gülistan ormanını talan etme yetkisi vermez.

Bu ormanda gelip kardeşçe sizde yaşayabilirdiniz.

Ama sizler gücünüze ve çok olmanıza güvenerek bu ormanda yaşayan sizin dışınızdaki herkesin hakkını yediniz.

Ayrıca ağaçlara saygılı davranmadınız, zarar verdiniz.

Bu yaptığınız doğru değildir.

Derhal bu ormanda yaşayan tüm varlıklardan özür dileyin ve tekrar ormanın eski haline gelmesi için hemen çalışmaya başlayın.”

Hz. Ali böyle deyince dev kuşlar hep bir ağızdan gülmüşler ve Hz. Ali'ye demişler ki: “dediklerini yapmıyoruz.

Sen ve diğer hiç kimsede bize bir şey yapamaz.”

Bu sözler ve alaycı tavırlar üzerine Hz. Ali onları bir kez daha uyarmış ve yaptıklarının haksızlık olduğunu ve bu haksızlığı derhal düzeltmeleri gerektiğini dile getirmiş.

Kuşlar yine gülerek ve alay ederek cevap vermişler.

Bunu üzerine Hz. Ali elini kılıcı Zülfikar'a götürmüş.

Kuşlar Hz. Ali'nin tepesinde uçarak “sen küçük bir insansın ve kılıcında bizler için küçük bir bıçak gibidir, sen bize bir şey yapamazsın” demişler ve Hz. Ali’ye saldırmak için harekete geçmişler.

Kuşların kendisine saldıracağını anlayan Hz. Ali, bir şey demeden kılıcı Zülfikar'ı kınından çıkarmış ve yukarıya doğru kaldırmış.

İşte o an Zülfikar'dan ışık çıkmış ve dev kuşların kanatlarını yakmış.

Kanatları yanan kuşlar teker teker yere düşmüş ve acı içinde feryat etmeye edip Hz. Ali'ye yalvarmaya başlamışlar.

Hz. Ali onları affedeceğini ama ormanı tekrar eski haline getirmeleri ve bir daha böyle bir hata yapmamaları karşılığında affedeceğini söylemiş.

Dev kuşlar bu şartı kabul etmişler.

Ormanda yıktıklarını düzeltmişler ve ormanda yaşayan tüm varlıklardan özür dileyerek bir daha aynı hatayı yapmayacaklarına dair yemin etmiş ve söz vermişler.

Dev kuşlar ormanı terk edince Gülistan ormanında yaşayanlar çok sevinmiş ve mutlu olmuşlar.

Kısa sürede eski neşelerine ve huzurlarına kavuşmuşlar.

Başta Aslan olmak üzere ormanda yaşayanlar ne zaman darda ve zorda kalsalar her zaman yine Hz. Ali'nin yanına gider ondan yardım isterlermiş.

Hz. Ali de her zaman kendisinden yardım isteyen herkese yardım eder hiç kimseyi geri çevirmezmiş.

Remzi Kaptan

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!