Yürekte Aşk ve Davranışta Samimiyet
Yüreğinde aşk olmayan insan neye yarar ki?
O insanın yaşamı, yaşam mıdır?
Her şeyi hesaplı olanın yüreği titremez, gözleri ıslanmaz, gülerken dişleri görünmez.
Şarkıda geçtiği gibi acıkmadan yemek yer, terlemeden sevişir.
Uğruna canını vereceği hiç bir şeyi yoktur.
Yaşam, sadece yeme ve içmeden ibarettir.
Her şeyi hesaplı ve kitaplıdır.
Başarılıdır elbette.
Parası vardır, mevkisi ve makamı sağlamdır.
Fakat işte insanlığı yoktur.
Çünkü insanı insan eden para ve mevki değildir.
Yürektir, aşktır, tutkudur, sevgidir, hesapsızlıktır, samimiyettir.
Yüreğinde aşkı taşıyan, sevdiğini tutkuyla seven, güldüğünde en arka dişleri dahi görünen, ağladığında göz yaşları sebil olanların mevkileri yoktur, paraları ve övünçle anlatacakları mal mülkleri yoktur.
Ama yürekleri vardır.
Yürekte yaşadıklarını dile getirme sözleri yoksa dahi, sevinçleri ve kederleri alayla karşılansa dahi, onlar yinede insanlığın soylu temsilcileridirler.
Markalı elbiseleri, en güzel kokuları yayan parfümleri yoktur.
Edebiyatları gelişmediği için, kelime dağarcıklarındakiler yeterli olmadığından kendilerini ifade etmeleri de yetersizdir çoğu kez.
Tüm bunlara rağmen bu insanlar, yani hesap ve kitaptan ziyade duygu ve aşkı esas alanlar, hayata sevgi penceresinden bakanlar, ufukları samimiyete açılanlar insanlığın güzide temsilcileridirler.
İnsanı insan yapan bu değerlerdir.
Samimiyettir, içtenlik ve karşılık beklemeksizin paylaşmadır.
İnsanlığın gelişimi teknik ve maddi gelişme değildir.
İnsanlığın gelişi mi yürekli olmak iledir, dayanışma ve barışıklık iledir.
Serin bir yaz akşamında içli bir türküde bin bir hissiyatla ağlamaktır insan olmak.
Öyle nedensiz ve sebepsiz ağlamaktır.
Ve sonrasında dost sofrasında olmanın sevgi kuşatıcılığı ile halaya durmaktır.
En içten kahkahaları sonsuz gökyüzüne savurmak ve yaşama bir kez daha şükür etmek ve varoluşa anlam vermektir.
Remzi Kaptan
|