Alevilerin Can Güvenliği
Haksızlıkların, ayrımcılığın, sömürünün olmadığı bir dünyada; savaşların ve kavgaların olmadığı bir dünyada yaşamak biz Alevilerin tercihi ve özlediğidir.
Sadece savaşların olmadığı, ötekileştirme ve ayrımcılığın olmadığı değil, aynı zamanda dayanışma ve paylaşımın olduğu, dostluk ve kardeşliğin hakim olduğu, sınır ve sınıfların olmadığı, ezen ve ezilenin olmadığı, eşitliğin hayatın her alanında hakim olduğu bir dünyada yaşamaktır bizlerin özlemi, hedefi ve gayesi.
İnancımız insana bunu sunuyor, öğretiyor.
Sevgiyi ve kardeşliği, Hakkı bilmeyi ve hakikatlere bağlı olmayı, yaşama sevgi eksenli yaklaşmayı vaaz ediyor.
Öyle olduğu içindir ki bizlerin apak bir tarihi var.
Misal bizler asla din adına insan öldürmedik, ayrımcılık yapmıyoruz, bütün ırklara eşit yaklaşıyor kimseyi kendimizden farklı görmüyoruz.
İnancı bizden ayrı olana bu dünyada köleliği öteki alemde ise cehennemi reva görmüyoruz.
İnsana ve cümle varlığa sevgiyi esas alıyoruz ve biliyoruz ki cümle varlık Hakkın yaratmış olduğudur ve sevilmeye layıktır.
Bu sadece kuru kuru bir inanç ilkesi değildir.
Yaşamımızda da bunu uyguluyoruz ve onun içindir ki sırf inancı farklı diye insanları öldürmüyor, bizden aşağı görmüyor ve yine cehennemlik olarak bakmıyoruz.
İnsan olarak, Hakkın var etmiş olduğu güzellik olarak yaklaşıyoruz.
Biz böyle yaklaşıyor ve böyle inanıyoruz diye dünya cennet bir dünya mıdır?
Haksızlık, ayrımcılık, ötekileştirme yok mu?
Baskı ve ölümler yok mu?
Ne yazık ki cennet bir dünyada yaşamıyoruz ve bunların hepsi haddinden fazla olarak an be an yaşanıyor, insanlığı yaşatılıyor.
Biz Alevilerde amansız bir düşmanlığın cenderesinde olan bir toplumuz.
Ne yazık ki kardeş bildiğimiz, Hakkın kutsal değeri bildiğimiz ve öyle yaklaştıklarımız bizlerin inancı farklıdır diye, hayata bakış açısı ve yaşam tarzı onlara uymuyor diye bizlere her tür olumsuzluğu yaşatıyorlar.
Ve gidişat iyiye gideceği yerde daha bir kötüye gidiyor.
Her an tedirgin bir şekilde, can ve mal güvencesinden yoksun bir şekilde yaşıyoruz.
Gerçek ne yazık ki budur.
Tüm dünyada ama en çokta bizlerin yaşadığı coğrafyada dincilik, mezhepçilik ve ırkçılık hayatın her alanında ne bağnaz haliyle yaşanıyor.
Azınlık olanların, güçsüz ve sahipsiz olanların işi bin kat daha zor.
Egemen ve güçlü olan hiç bir insani değer taşımadan, kimsenin gözünün yaşına bakmadan, iktidarına ve gücüne dayanarak kendisi gibi olmayanı ezmeyi, yok etmeyi, baskı altına almayı kendisine meşru görüyor.
Yani haklı olmak, insani değerleri savunmak, güzellikler sunmak yetmiyor.
Bunların yanında güçlü olmak gerekiyor.
Güçlü olunmadığı için, haksız kendisini haklı görüyor ve her türlü kötülüğü meşrulaştırabiliyor.
O halde gerçekler bu kadar apaçık bir şekilde aşikarsa, her canlının en doğal hakkı olan yaşam hakkını Alevilerde savunmalı.
Aleviler yaşamak, can korkusu taşımadan yaşamak istiyorlarsa bunun için gerekli olan ne varsa yapmalılar.
Sadece yaşamak değil, diğer insanlar kadar eşit ve özgür bir şekilde yaşamak, geleceklerini garanti altına almak içinde gerekli olan ne varsa yapmalılar.
Yoksa ağıt yakmak, zalimin zalimliğine feryat etmek çok bir şey getirmiyor.
Remzi Kaptan
|