Aleviliği Yaşamada Israr Etmek
Alevi olmaktan, Alevi kalmaktan, Aleviliği yaşamak ve yaşatmakta ısrar ediyoruz.
Alevilik Hakk inancı ve hakikatin yolu olduğu için ısrar ediyoruz.
Alevilik bizi (insanı) ham ervahlıktan çıkartıp kemalete götürdüğü için, Hakkı ve ve hakikatleri bilenlerden eylediği için ısrar ediyoruz.
Biliyoruz, inanıyor ve görüyoruz ki Alevilik yaşanıldığında insan hayatına anlam, mana ve renk katıyor.
Güzellik ve bilgelik, coşkunluk ve yücelik, samimiyet ve enginlik katıyor.
Kısacası Alevilik insanı gerçek anlamıyla mutlu bir hayatın, doyurucu ve verimli bir hayatın sahibi yapıyor.
Öyle taraftarlık anlamında bir Alevilik yapmıyoruz.
Birilerine karşıtlık olsun diye değil, yine Alevi inançlı bir anne-babadan doğduğumuz için de değil.
Hayır, bunlardan dolayı değil.
Alevilik bizi anlama, varoluşa götürdüğü için, cümle sırlara vakıf ettiği için Alevilikte ısrar ediyor ve onu her zorluğa karşın yaşıyoruz.
Birilerinin anlamadığı, anlamak ve bilmek istemediği nokta şudur:
Alevi olmak ve Aleviliği yaşamak günlük hayatımıza bir eksilme getirmiyor, yaşam tarzımızı mesela giyim ve yeme alışkanlıklarımızı, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizi olumsuz anlamda değiştirmiyor.
Aksine, tüm bunları geliştiriyor, yerli yerine oturtuyor.
Yani Aleviliği yaşadığımızda yaşamımız manevi boyutuyla zenginleşiyor, varoluşa cevap olduğu için bilincimiz netleşiyor ve farkındalığımız gelişiyor.
Netleşen bir bilinç, farkındalığın gelişmiş olması olaylara ve olgulara yani yaşamın tümüne daha bütünlüklü bakmayı ve anlam vermeyi getiriyor.
Aleviliği yaşayan birisi yine aynı iş yerinde çalışır, aynı kıyafetleri giyer, aynı içecekleri içer.
Yine sosyal hayatını aynı şekilde devam ettirir.
Ancak bu defa daha bir bilinç, farkındalık ve anlam ile yapar.
Taşlar yerli yerine oturmuş, varoluşsal sorular cevabını bulmuştur.
Ve artık o cümle varlığı var edenle hasbıhallik başlamıştır.
Bu hemhal olmanın sonucu ise daimi, an be an, dem be dem aşk halini yaşamaktır.
Öyle bir yaşamaktır ki bu aşkı; cümle kainatın o ilk halinin (Kün/Ol/Big Bang) yaşanmasıdır.
Ölmeden önce ölmektir bu.
Yok olmak, hiç olmak ama her dem ve şeyde var olmaktır.
Bedenselliği aşıp can olarak gelmiş olduğu kaynakla en berrak temasın daha kopmayacak şekilde sağlanmasıdır.
Aleviliği yaşamak öyle dağ başında veya bir dergahta tek başına tefekkür, ibadet etmek değildir.
Alevilik hayatın içinde yaşanır.
Yaşanır ama en önemlisi dış şartlardan yalıtılmış bir yaşam değildir bu.
Esas olan zihinsel olarak, duygu ve düşünce boyutuyla onu yaşamaktır ve bu mümkündür.
Remzi Kaptan
|