Aleviliği Yaşamayanın Alevilik Tanımlaması
Aleviler ve Alevilik hakkında en çok Alevi olmayan, Aleviliği yaşamayan kimseler yazıyor, konuşuyor.
Elbette Alevi olmayan, Aleviliği yaşamayan birisi Aleviler ve Alevilik hakkında yazabilir, konuşabilir, görüş ve düşüncelerini her ortamda dile getirebilir.
Fakat ne hikmettir ki birileri bunu yanlış anlıyor.
Alevilik ve Aleviler hakkında görüş belirtmek, fikirlerini dile getirmek yerine Alevilere dayatmada bulunuyorlar.
Herkes kendi meşrebine, bakış açısına göre bir tanımlama yapıyor ve kendi tanımlamasını yegane doğru Alevilik diye dayatıyor.
Aleviliği yaşayan, bu erkanı karınca kararınca yürüten canların adeta aklıyla alay edercesine yaşadıkları ve bildikleri Aleviliğin 'gerçek Alevilik' olmadığını söylüyorlar.
'Gerçek Alevilik', Alevilerin yaşadığı değil, ama Aleviliği yaşamayan birisi gerçek Aleviliği tanımlıyor ve bu tanımlamayı “asıl Alevilik budur” diyerek Alevilere dayatıyor.
İnanılır gibi değil ama son 30 yıldır bu durum çokça yaşanıyor ve yaşanmaya devam ediyor.
Bu durum sanırım başka hiç bir toplumun başına gelmemiştir.
Bir düşünün: Kilise de ibadet Hristiyanlara ibadetleri bittikten sonra gidip aynı mekanda aslında Hristiyanlığın bu olmadığı, gerçek Hristiyanlığın farklı olduğunu ve onların yanlış ibadet ettiklerini inançsız, Sünni veya herhangi Hristiyan olmayan birisi söylüyor.
Sizce orada ibadet etmiş olan Hristiyanlar buna ne derlerdi?
Veya bir Sünni cami cemaatine bir ateist, Hristiyan veya herhangi başka bir inançtan birisi gidiyor ve diyor ki ey Sünniler, sizin bu inancınız yanlış, sizin tarihiniz ve inandıklarınız doğru değil.
Acaba o cami cemaati bunu söyleyeni nasıl karşılarlardı?
Birde biz Alevilere bakalım.
Adam inançsız, Sünni, Şii, Hristiyan veya Alevi bir aileden geliyor ama asgari düzeyde yaşanılan Alevilikten uzak birisi ve geliyor cemevine diyor ki: “Ey Aleviler, siz yanlış ibadet ediyorsunuz, bildiğiniz ve inandığınız Ali aslında gerçek Ali değil, ibadetiniz ve erkanınız yanlış.”
Biz ne yapıyoruz bu durumda?
Kalkıyor bunu bize dayatan, adeta inancımızla, ibadetimizle ve aklımızla alay eden bu yaklaşımları ayakta alkışlıyoruz.
Bunun sonucudur ki teoride başka pratikte başka bir Alevilik gerçeği ortaya çıkıyor.
Bu durumda yapmamız gerekenleri bir kez daha hatırlayalım:
Biz Aleviyiz ve Aleviliği Sünnilikle, Şia ile, Hristiyanlıkla veya başka bir inançla kıyaslamak, o inanç ile bir tutmak gerekmiyor.
Alevilik Hakk inancıdır, hakikatin yoludur.
Yolumuz, geleneğimiz, ibadetlerimiz, bayramlarımız, erkanlarımız bellidir ve bunlar yaşanıyor.
Temel toplumsal ibadetimiz cemdir, ibadethanemiz cemevidir.
Cemimizi yürüten evlad-ı resulden olan dedelerimizdir.
Bizler Hakk-Muhammed-Ali deriz.
Bizler şunun, bunun eklemlemesi değiliz.
İlk insan olan Adem ile başlayan ve Hz. Muhammed ve Hz. Ali ile zirve noktasına ulaşıp tamamlanan Hakk inancının devamı ve sürdürücüsüyüz.
Sizler Sünni, Şia, Hristiyan olabilirsiniz veya herhangi bir inanca inanmıyor olabilirsiniz.
Her neyse inancınız saygı duyarız.
Sizi inancız ile kabul ederiz ve inancınızı değiştirmeye çalışmıyor, inancız ile ilgili size ahkam kesmiyoruz.
Lütfen sizlerde bizlerin inancına, ibadetine, değerlerine saygı duyun, bizleri kafanızda çeşitli hesaplarla oluşturduğunuz şablonlara koymaya çalışmayın.
Siz bilmek, görmek ve duymak istemeseniz de bizler Aleviliği yaşıyoruz.
Evet, yaşıyoruz ve yaşadığımız Alevilik sizin hesaplarınıza veya fantezilerine hiç mi hiç uymuyor.
O halde bundan böyle sesimiz daha çok gür çıkacak ve kimsenin bize yaşadığımız inancımız ile ilgili ahkam kesmesine fırsat vermeyecek, yaşadığımız Aleviliğimizi bizler anlatacağız.
Remzi Kaptan
|