Alevilik Tüm İnsanlığa Hitap Ediyor mu?
Aleviler ve Alevilere benzer gruplar hakkında doktorasını yapmak isteyen bir kişi ile saatler süren bir görüşme yaptık.
Ardından şehir merkezini birlikte dolaştık.
Şehrin tam merkezi yerinde binlerce kişinin katıldığı bir müzik festivali vardı bu esnada.
İnsanlar dans ediyor, müzik gruplarının söylediği güzel şarkılara eşlik ediyor, yemek yeyip içeceklerini içerek arkadaşları ile sohbetler ediyorlardı.
Oldukça güzel bir ortam, çalınan müziklere kahkahanın eşlik ettiği bir ortam.
Öyle göze batar rahatsız edici bir durumun olmadığı, insanların bir birlerine oldukça saygılı oldukları bir ortam.
Tipik bir Avrupa şehrinin tipik bir ortamı.
Bir köşede oturup insanları gözlemliyor yanı sırada sohbet ederken bu kişi, “biliyorum ki misyonerlik yapmıyorsunuz, fakat yinede Aleviliği insanlıkla buluşturmak istediğini söylüyorsun.
Peki insanlığa Alevilik gerekli mi?
Şu insanlara bakın, bunlar Alevilerden ekonomik, kültürel ve daha bir çok yönden gelişmiş bir topluluk.
Bu kişilere ne sunacaksınız da bu insanlar Aleviliğe sempati duyacak ve hatta Alevi olacaklar ki?”
“Haklısın” dedim, “bu insanlar bir çok boyutuyla Alevilerden çok ileri bir aşamada olan toplumlardır.
Hatta dünyanın en gelişmiş toplumlarıdırlar.
Mevcut medeniyetin en ileri ve taşıyıcı unsurları bu toplumunda dahil olduğu benzer topluluklardır.
Biz Alevileri bunlarla kıyaslamak çok mümkün değil.
Bizler daha temel haklarımızdan bile yoksunuz.
Bütün bu gelişmişliğe rağmen bizler yinede bu insanlara Aleviliği anlatacak ve tanıtacağız.
Bütün bu mutluluk, refah ve huzura rağmen yinede bu insanlarında Aleviliğe ihtiyacı var.”
Bunu söylerken o kişi daha bir dikkat kesildi söylediklerime.
“Biliyorum,” dedim, “söylediklerimi oldukça iddialı buluyorsun.”
“Evet, buluyorum” dedi.
“Her şeyden önce Alevilik Hakk inancı ve hakikatin yoludur” diye sözlerime devam ettim.
“Dolayısıyla Aleviliği yaşamak bir aşk halidir, daimi olarak bir aşk halidir.
Değil bir an veya geçici bir süre, dem be dem aşkı en zirve noktasında yaşamaktır.
Böylesi bir aşkı yaşamak için de insan bu yola seve seve tabi olur.
Biliyorum ki kafanda çok soru var.
Evet, bir çok Alevi bile bu gerçeğin farkında değildir.
Ama özünde böyledir.
Özünde Aleviliği yaşayan birisi daha başka bir şeye ihtiyaç duymaz.
Aleviliği yaşamak demek; cümle kainat ile birlik haline ulaşmak, Hakkın sırlarına vakıf olmak demektir.
O sırlara vakıf olmak, o güzellikleri yaşamak bu medeniyete karşı gelmek ve bu medeniyeti dışlamak değildir.
Aksine bu medeniyet o aşk halinin yaşanması için en uygun ortamlardan birisidir.
Görünürde bu insanlar mutludurlar ve hiç bir şeye gereksinimleri yoktur.
Bunu bal örneği ile açıklamak daha uygundur.
Hiç ömründe bal yememiş biriside yaşayabilir.
Ama bal yiyen ve bu tadı alan birisi daha güzel, daha tatlı ve daha doyurucu yaşar.
Alevilikte bir noktada öyledir, öyle görmek gerek.
Aleviliği bal olarak görmek gerek.
Aleviliği yaşayan birisi bütün bu huzurun, mutluluğun daha bir üst aşamasına ulaşır.
Bana inanmıyor gözlerle bakıyorsun, haklısın belkide.
Toplumsal gerçekliğimizde nadirdir bu durumu bu boyutuyla yaşamak.
Fakat öz olarak böyledir.
Alevilik zaten bunun için vardır.
İnsana o özü hatırlatmak ve yaşatmak için.
İnsan hangi medeni gelişmişlik düzeyinde olursa olsun ve hatta isterse uzayın derinliklerine yolculuk yapsın, yeni gezegenler, yeni yaşam formları ile karşılaşsın bu öz hep kalıcı olacaktır.
Hatta yarı robot olsa bile insan, bu öz yinede varlığını sürdürecektir.
Sürdüreceği içinde Alevilik inancıda var olacaktır.
Demin dedim ki Aleviliği yaşamak bir aik halidir diye.
Daimi olarak bir aşk halidir.
Aşk halini yaşayan ancak bilir ve bu tarife sığmaz, dile gelmez.
Bu modern ve medeni topluma ve benzer topluma gittiğimizde işte bu aşk ile gidiyoruz.
İbadetimiz olan cemi ve yine inancımızın kültürel boyutunu bu aşk üzerine anlatıyor ve bu insanların yaşamalarını sağlamaya çalışıyoruz.
Şu gördüğümüz insanlardan birisi veya bir kaçı Aleviliği benimseyip yaşadığında bu yaşamında bir değişim olmuyor.
Aksine bu yaşamı daha bir anlam kazanıyor, gelişiyor, boyutlanıyor.
Tefekkür ettiğinde, dua ve ibadet ettiğinde, cem meydanına varıp özünü dara çektiğinde; yani tüm bu aşamalardan geçtiğinde o aşk haline, birlik haline, varoluşun sırrına ulaşıyor.
İşte Alevilik bunun için tüm insanlara hitap ediyor ve ulaşacaktır da.
Alevilere rağmen Alevilik insanlıkla buluşacaktır.”
Remzi Kaptan
|