İkrar mı İnkar mı?
Bizler ikrarımızı Bezm-i Elestte vermiş olanlarız.
İkrarlarını Bezm-i Elestte vermiş olduğunun bilincinde olanlar ve o batın alemde verdiği ikrarını canın bedenleşmesi sonucu zahirde tekrar edip sadık olanlar; ikrarlarını inkar etmezler.
İşte Aleviliği Hakk inancı ve hakikat yolu olarak bilmemizin, bağlı olmamızın gerekçesi böylesine varoluşsal ve yaşamsaldır.
Olmazsa olmazdır ikrarına sahip çıkıp sıdk-ı sadakat ile bağlı kalmak.
Çünkü ikrarına sahip çıkmak ve gereklerini yerine getirmek: yaşamın gayesine cevaptır.
Yaşam, dünya, evren zaten bu gaye üzerine oluştu ve bu gaye üzerinden varlığını sürdürüyor.
İkrar sıradan verdiğimiz ve gereklerini yerine getirip getirmeme konusunda duyarsız olduğumuz güncel yaşam içinde ki bir olgu gibi ele alınamaz.
Yani ikrarımızı inkar etmemiz yaşamın varoluş nedenini reddetmemiz anlamına geliyor.
Bu da bir tercihtir elbette.
İkrar verip inkar etmek veya hiç ikrar boyutuna girmeden yaşamak.
Nitekim bizlerin böyle bir seçeneği var.
Ama eğer yaşamın sırrını bilmek, hakikatlere vakıf olmak, varoluşa anlam ve cevap vermek istiyorsak inançsal anlamda bir inkara düşmemeliyiz.
Düşmediğimiz gibi ikrarımıza sahip çıkıp her nefeste onun gereklerini yerine getirmeliyiz.
İkrarımıza sahip çıkmak, gereklerini yerine getirmek bizi kurtuluşa erenlerden eyler.
Adem peygamberle başlayan o ilahi mesajı taşıyanların yolunda gitmeyi sağlar.
Nice erenlerin, evliyaların kamil şahsiyetin izinden gitmeyi sağlar.
Onlar ki şartlar ne kadar kötü ve aleyhlerinde olursa olsun asla ikrarlarını bozmamış, Hakka bağlılıklarını yitirmemiş, şek ve şüpheye düşmeden son nefes verişe kadar doğrulara bağlı kalmışlardır.
O halde bizler inkara düşmeden, bin tane eksiklik ve hatamıza rağmen en azından inkara düşmemiş olmanın onuru ve bilinci ile hatalarımızı azaltmaya, eksiklilerimizi gidermeye çalışmalıyız.
İnkar etmemek başlı başına önemli bir taraf belirlemedir.
İkrarın gereklerini yerine getirmek ise yaşamı anlamına uygun, verimli ve dolu dolu yaşamaktır.
Sadece yaşamı doğru yaşamak değildir, ötelerin ötesine o ikrarın gereklerini yerine getirmiş olmanın kazanımı, onuru ve şerefi ile gitmektir.
Beka alemine, sonsuzluk diyarına sonsuz derecede kazanım elde etmektir ikrarına sadık olup yolu sürmek.
Ya Hakk; bizi inkar edenlerden değil, ikrarına sadık olan Ehlibeyt bendelerinden eyle.
Bizleri dosdoğru bir şekilde yolu süren ve yaşayanlardan eyle.
Allah, eyvallah
Remzi Kaptan
|