atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Haricilik ve Nehrevan Savaşı

 

Remzi Kaptan

 remzi.kaptan@yahoo.com

 

Sıffin savaşı (657) Alevi tarihinde önemli bir dönem noktası anlamına geliyor. Haricilik adını alan akımda bu savaş ile beraber ortaya çıkmıştır.

Sıffin'de savaşı Hz. Ali'nin  kazanmak üzere olduğunu gören Muaviye, Amr b. Âs'ın yardımıyla şeytanca bir oyuna başvurdu; kendisini Müslümanmış gibi gösterip "Aramızda Kur'an hakem olsun" demeye getirerek mutlak bir yenilgi ve hezimetten kurtulabilmek için askerlerinin mızrakları ucuna Kur'an mushafları taktırıp öne sürdü. Halbuki daha önce Hz. Ali ("Gelin aramızda Kur'an'ı hakem edinelim, onun emrine göre haksız taraf kimse, onu tespit edip cezalandıralım, boşuna kan dökülmesin" demiş; ama Muaviye, savaşı kazanacağından emin olduğu için Hz. Alinin bu teklifini kabul etmemişti.

Bunun şeytanca bir oyun olduğunu bilen Hz. Ali  "Onlara aldanmayın. Kur'an'ı kalkan gibi kullanıp kendi canlarını kurtarmak istiyorlar aslında. Bunlar Hakkin ve haklinin düşmanlarıdır, oyuna gelmeyin" diye bağırıyor ve ekliyordu: "Bunların yaptığı şey, Kur'an'ı Kur'an'la vurmaktır. Kur'an'ın kendisi karşısında Kur'an sayfalarının yazılı olduğu şu kağıt parçalarının ne değeri kalır ki? Bunlar, mana ve hakikati ortadan kaldırabilmek için o kağıtlardan medet umuyorlar".

Teşhis gücü zayıf olan ve dinin sadece dış görünümünü kavrayabilmiş bulunan kıt görüşlü bir grup, birbirine kaş göz işareti ederek "Ali ne diyor? Ne demek istiyor?" diyorlardı. Meseleyi kavrayamadıklarından, "Biz Kur'an'a karşı kılıç çekmeyiz. Biz Kur'an için savaşıyoruz, bunlar da Kur'an'a teslim oldular işte. O halde ne diye savaşalım" diyerek Muaviye'nin tuzağına düştüler.

"Biz bu Kur'an'lı mızraklara kılıç çekmeyeceğimiz gibi; bu işe kalkışacak olanla da savaşırız" diyerek Hz. Alinin karşısına dikildiler. Bu tartışmanın başladığı sıralarda Hz. Alinin ordusunun zafer kazanmasına ramak kalmıştı. İmam Alinin güçlü ve azimli komutanlarından Malik Eşter, Muaviye ordularını çil yavrusu gibi dağıtmış, Muaviye'nin çadırına yaklaşmıştı. Muaviye'nin tam bir bozguna uğramasına ve bu kanser tümörünün ortadan kaldırılmasına ramak kalmıştı. İşte böyle bir anda, söz konusu cahiller güruhu Hz. Ali'yi zorlayarak "Malik'e, derhal savaşı bırakmasını emret, yoksa onu arkadan vururuz" dediler. Hz. Ali  her ne kadar onları ikna etmeye, aydınlatmaya çalıştıysa da fayda etmedi.

Hz. Ali  başka çare kalmadığını görünce Malik'e bir adam gönderip geri çekilmesini emretti.

Malik buna şaşırmıştı, emri getiren askere "İmama söyle, çok kısa bir fırsat tanırsa düşmanın işini bitiririz" dedi. Bu haber ulaştığında Hariciler kılıçlarını çekip Hz. Alinin etrafını sardılar, "Ya hemen şimdi Malik'i geri çağırırsın, ya da vallahi, seni şuracıkta öldürürüz" dediler.

Malik'e ulaşan haberci "İmamı sağ görmek istiyorsan derhal geri çekil" demiş, Malik geri dönmek zorunda kalmıştı. Mutlak bir ölümden kurtulan Muaviye, Hz. Ali'nin ordusundaki bu cahil grubu oyuna getirmenin coşku ve sevinci içindeydi.

Böylece her yani pisliğe bulaşmış, hilebazlığı meslek edinmiş, saltanat peşinde koşan Muaviye ile insanlığın güzide şahsiyetlerinden biri olan, Ehlibeytten olan, Ehlibeytin nurunu temsil eden Hz. Ali aynı kefeye konuldu. "Aranızda Kur'an hükmetsin" diyerek hakemiyet önerdiler. Taraflar arasında Kur'an'la sünnetin hakem olması kararlaştırıldı.

Taraflar hakem seçimine gittiler. Muaviye tarafı hiç tereddüt etmeden hilekar Amr b. Âs'ı hakem seçti. Hz. Ali de iyi bir politikacı olan Abdullah b. Abbas'ın veya yiğit, fedakar ve basiretli bir mümin olan Malik Eşter'in hakem seçilmesini istedi. Ancak ahmaklar güruhu -Hariciler- kendilerine benzer birinde ısrar ettiklerinden, hem basiretsiz, hem de Hz. Ali'yle arası pek iyi olmayan Ebu Musa Eş'ari'yi hakem olarak öne sürdüler. İmam Ali  ve dostları her ne kadar Ebu Musa'nın bu işi beceremeyeceğini söylediyse de Hariciler kendi bildiklerini yapmaktan vazgeçmediler. İmam Alinin emrini bir kez daha çiğneyerek Ebu Musa'yı hakem seçtiler.

Sonuçta hakemlik olayında Muaviye'nin kendisi gibi sinsi ve kurnaz hakemi hilebazlıkla Muaviye'yi halife ilan etti. Bunun sonucunda Hz. Ali'ye hakemlik olayını dayatanlar (Hariciler) bu defada Hz. Ali'ye neden hakemlik olayını kabul ettin diye karşı çıkmaya başladılar. Hakemlik olayını dayatan ve hatta kimin hakem olacağına kadar karar verenler bu defada neden hakemlik olayını kabul ettin diyerek akıl ve mantıktan yoksun tutumlarını sürdürdüler.

Bu olaydan sonra artık onlar Hariciler olarak anılmaya başlandı. Hz. Ali'ye karşı düşmanca bir tutum içine girmeye başladılar.

Hz. Ali, Haricilerin bütün tahriklerine ve yıkıcı çalışmalarına karşın, günümüz demokrasilerinde bile zor bulunan bir tarzda onları hiç bir haklarında mahrum bırakmadı. Aksine, onların kendisini ve dostlarını her fırsatta yermelerini bile anlayışla karşılayarak onları ikna yöntemiyle kazanmaya çalıştı. Bu çalışmalarında epey başarıda elde etti Hz. Ali. Nitekim bir çok kisi Hz. Ali'nin bu sabırla yürüttüğü tartışmalar sonucu yanlışlarından döndüler. Ancak ne yazık ki bazıları ısrarla düşmanlık derecelerini yükselttiler. Iş öyle bir hale geldi ki savaş artık kaçınılmaz oldu. Çünkü hariciler silahlı bir şekilde her tarafta terör estirmeye başlamışlardı. Bunun sonucunda 658 yazında Nehrevan savaşı meydana geldi.

Hz. Ali yaşamı boyunca bütün çelişki ve çatışmalarda izlediği yolu Nehrevan savaşında da izledi. Hz. Ali için esas olan barıştır. Savaş, artık başka çare kalmadığı ve yaşam ile değerler tehdit altında olduğu, yok edilmeyle karşı karşıya kalındığı anlarda devreye girebilirdi. Bu bir noktada meşru savunmadır. Nehrevan'da da öyle oldu. Nehrevan'da da öncelikle onlara hitaben konuşmalar yaptı. Savaşın olmaması için, kan dökülmemesi için seçenekler sundu. Bu çabaların sonucunda Haricilerden bir kısmı savaştan vazgeçtiler. Savaşmak isteyen grupla da savaşılmak zorunda kaldı. Savaştan galip gelen Hz. Ali'nin ordusuydu.

Nehrevan savasindan sonra Hariciler bir daha ciddi bir varlık gösteremediler.

Kaynak:

Murtaza MUTAHHARİ

Bilinmeyen Simasıyla Hz. Ali

 

 

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!