atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Mutluluğu Beklemek

Beklemenin birden fazla anlamı var fakat beklemek bir noktada irade dışı bir durumu da yansıtmıyor mu?

Bu noktada olumlu anlamda kullanılmıyor beklemek kavramı.

Hele beklenen mutluluk ise, burada defalarca sorgulamak gerekiyor beklemenin doğruluğunu.

O halde mutluluğun bize gelmesini, bizi bulmasını, bizimle olmasını, bizimle kalmasını beklemek, ummak yerine; bizler mutluluğa gitsek; sahiplensek, kalıcı olmasını sağlasak....

Mutluluğa nasıl gideceğiz ki?

Mutluluğun bize gelmesini bekliyorsak, onun bize geleceği yoldan biz mutluluğa gitsek...

Ah, evet, biliyorum, çok karmaşık oldu.

O halde yeniden başlayalım.

Mutluluğu beklememiz gerekmiyor ki.

Mutluluk bizimle.

Bizimle ama biz fark etmiyoruz ve onu kendimizde arayacağımıza hep başka bir yerden, başka bir şekilde gelmesini bekliyoruz.

Bekliyoruz ve ömür mutluluğu beklemek ile, mutlu olmadan geçiyor.

Mutlu olmak için ne gerekiyor?

İktidar, şöhret, para?!

Bunlar yetiyor mu?

Hadi bunlar yetiyor ve bunlar mutluluğun kriteri diyelim, o halde bunlar kaç kişi de var?

Ki bunlara sahip olanlar gerçekten mutlu mudurlar?

Var olmak, yaşamak mutlu olmak için yeterlidir.

Evet, abartısız öyledir.

Yaşamak, dünyaya gelmiş olmak, canın (ruhun) bedenleşmiş olması Allah'ın insana bir mucizesi.

Varız, yaşıyoruz, idrakindeyiz, mutlu olmak için daha ne gerekiyor ki?

Hiç bir şey.

Var olmak yeterlidir.

Biliyoruz ki yaşam süremiz sınırlıdır.

60 yıl, bilemedin 80 yıl.

Bu kısa sürede, bu geçici misafirlikte –ki kalıcı olsak misafir olmayız dimi J- olmamızın bir anlamı olmalı değil mi?

Geçici olduğumuzun bilincindeysek ve kalan ömrümüz sınırlıysa, o halde neden her nefes alış verişi soylu bir şölen gibi algılamayalım ki?

Neden yaşadığımız her ana mucizevi anlamlar yüklemeyelim ki?

Bunu yaptığımızda hayatımızda mutlu anlarımız çoğunlukta olur.

Çünkü ömrümüzü kin, kibir, nefret ve öfke ile geçirmek yerine sevgiyi ve barışıklığı esas alırız.

İktidar, savaş, para için çabalayacağımıza, güzellikleri oluşturmak ve doğruluk bırakmak için çalışırız.

Böyle bir anlayış, düşünce, duygu olduğunda ve bunlar davranışa ve üsluba yansıdığında; belki cennet bir dünyada yine yaşamayız ama emin olun çok daha iyi bir dünyada yaşarız.

Hiç bir şey değiştiremesek bile kendimizi değiştirmiş oluruz.

Sahi dünyayı, ülkeyi, kavmi değiştireceğimize, ilk önce kendimizi değiştirsek daha iyi olmaz mı?

Kendimizi değiştirmeye mutluluğa bakışımızdan başlasak çok önemli bir yerden başlangıcı yapmış oluruz.

Evet, şöhret, makam sahibi ve para sahibi olmak esas değildir.

Var olan her insan yaşadığı için otomatik olarak mutlu olabilir.

Her insanın adeta çekirdek gibi özündedir mutluluk.

Onun boy verip filizlenmesi, kişinin bilinç boyutuna ama en çokta isteğine bağlıdır.

Bu bilinç ve istek olduğunda çevremize bakışımızda, olayları ve olguları değerlendirmemizde farklılık meydan gelecektir.

Bu farklılık bizleri farkındalığa götürecektir.

Farkındalık daha kapsayıcı bakışı, düşünüşü, davranışı getirecektir.

Ve işte o andır daha daimi mutluluğa sahip olduğumuz an.

Ve artık geriye dönüşü, yani mutsuzluğa dönüşün olmadığı andır o an.

Elbette zaman zaman güncel kaygılar, dışımızda gelişenlerden dolayı sorun ve sıkıntılar kaçınılmazdır.

Ama bu sorunlar o bilincin ve farkındalığın neticesinde çözümünde beraberinde olduğu sıkıntılardır ve aşılmaz değillerdir.

Cennet bir dünya vaadinde değilim.

Demek istediğim şudur: bu dünyaya gelmiş olmak ayrıcalıklı bir durumdur.

Her şart altında bu ayrıcalığın, bu mucizenin bilincinde olarak yaşarsak, bu bizlerin olaylara ve olgulara yaklaşımını değiştirecektir.

Daha olumlu, ılımlı yaklaşacak, daha iyisini ve güzelini oluşturma çabasında olacak, daha barışçıl ve sevgi dolu olacağız.

Bu da bize huzur, mutluluk ve anlam olarak yansıyacaktır.

Remzi Kaptan

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!