Yorulan Yorulsun Ben Yorulmazam
İnsanı ne yorar, insan neden yorulur?
İnsanı, çalışmak, mücadele etmek, üretmek, gelişmek yormaz.
İnsanı, değerlere sahip çıkmak, doğruları savunmak, aşk ve ikrarla yoluna bağlı kalmak yormaz.
İnsanı, insanlık için güzellikler inşa etmek, Hakkı bilmek ve hakikatlere bağlı kalmak yormaz.
İnsanı yoran dünya malı için hırsa kapılmaktır, bencillik yapmaktır, cümle varlığı Hakkın gerçeğinden ayrı görüp kendisi gibi olmayanı dışlamak, zulüm etmek yorar insanı.
İnsanı iktidar hırsı, kibir, sorumsuzluk, varoluşa kayıtsızlık yorar.
İnsanı, insana ve doğaya nefret, dini bağnazlık, kavmiyetçilik yorar.
İnsanı anlayışsızlık, duyarsızlık, vurdumduymazlık yorar.
O halde bizler yani Hakk inancına mensup hakikatin yolunda gidenler olarak asla yorulmayız.
Pirlerin piri Pir Sultan Abdal'ında buyurduğu gibi; “yorulan yorulsun ben yorulmazam, derviş makamından ben ayrılmazam.”
Bizler modern zamanın dervişleri (derviş adayları) olarak neden varoluşa cevap olan, bizleri kemalete diğer bir deyimle yaşamın gerçeklerine, sırr-ı hakikatlere götüren yolumuzu sürmekten yorulalım ki?
İnsanımıza ve insanımızın şahsında cümle insanlığa hizmet etmekten neden yorulalım ki?
Yorulmak bir yana, bu yolda yürümek, bu sırra ermek isteği, çabası, gayreti ve amacı insanı daha bir diri tutar, enerjik yapar ve yaşamın her anını verimli ve dolu dolu yaşamasını sağlar.
Farkındalık oluşturur, değer katar yaşamına.
Eğer yoruluyorsak; demek ki bizler Pir Sultan ve onun gibi nice yol erinin hissiyatında, inancında, duygu ve düşünce boyutunda değiliz demektir.
Eğer yoruluyorsak; demek ki ikrarımız ve aşkımız istediğimiz kıvamda değil demektir.
O halde bir kez daha bu vesile ile, pirimizin bu yüreğe değen sözleri ile kendimizi gözden geçirelim.
Alevilik aşkını yüreğimizde ne kadar yaşıyoruz?
Bu yolu sürmenin varoluşa en uygun cevap olduğunu, bizleri bütün şifrelerin sahibi yaptığının kesin olarak bilincinde miyiz?
Öyleysek bu düşünce ve duygu boyutu davranış ve eylemlerimizde ne kadar yansımasını buluyor.
Eğer bunlar bütünlüklüyse bizler yorulmayız.
Yorulmak bir yana kısa bir an bile dinlenme gereği dahi duymadan yaşadığımız tüm ömrü an be an, erenlerimizin soylu ifadesiyle dem be dem sonsuz varlığın bir parçası (ve aslında kendisi) olduğumuzun huzuru, coşkusu, dinginliği, güveni, inancı ve aşkıyla yaşarız.
Ve böylesi bir yaşayış ile ötelerin en ötesine, ilk geldiğimiz kaynağa da bu aşk ile gider, bu aşkı ve coşkuyu oraya da taşımış oluruz.
Remzi Kaptan
|