Biz…
Biz Aleviyiz.
Bizler Ehlibeytin bendeleriyiz.
Hz. Ali'nin yoldaşları, Pir Sultan Abdal'ın candaşları, Hacı Bektaş Veli'nin yol kardeşleriyiz.
Bizlere düşmez aman dilemek, ağlamak, pes etmek, boyun bükmek, acziyet göstermek.
Bizlere yakışmaz yolundan dönmek, imkansızlıklardan yakınmak, bahanelere ve gerekçeler uydurmak.
Bize düşen; ikrar ve imanla, aşk ve tutkuyla Ali yolunu sahiplenmektir.
Ehlibeyte bağlı olmak, Pir Sultan'a layık olmaktır.
Bize düşen ve bize yakışan; Bezm-i Elest'te verdiğimiz ikrarın savunucusu ve takipçisi olmaktır.
Yani Hakk'a imanlı, itikatlı ve hakikatlere ölümüne sevdalı.
Hakk ve hakikat için can-ı baştan vazgeçen, dünya malına tamah etmeyen, Kerbela da Hüseyin gibi ne pahasına olursa olsun değer ve doğrularına ölümüne sadık kalan…
Biz buyuz işte.
Biz buyuz ve buna uygun bir düşüncenin, duygunun ve davranışın sahibi olmalıyız.
Kendimize, doğrularımıza inanmalıyız, güvenmeliyiz.
Bizler insanlık içinde alnı açık, başı dik olan bir toplumun üyeleriyiz.
Baskı yapmayan, sömürü ve savaş başlatmayan, iktidar ve çıkar için insanların kanına girmeyen, canına kast etmeyen, aksine mazlum ve mahzun bir toplumun onurlu evlatlarıyız.
O halde; daha bir gür haykırmalıyız doğrularımızı.
Sesimiz, doğrularımızı haykıran sesimiz dünyanın dört bir yanında daha bir gür çıkmalı ve dalga dalga cümle kainata ulaşmalıdır.
Evet, varlığımız sadece bu bu yer küre ile sınırlı değildir.
Ötelerin ötesinden geldik ve dönüşte orayadır.
Oraya giderken işte başı açık, alnı ak olanlardanız.
Böyle olduğumuz için sesimiz gür, sedamız tüm cihana ve oradan kainata, arşın bilinmedik katlarına ulaşacaktır.
Çünkü bizler Hakk'a bağlıyız, ihanetimiz yok.
Ehlibeyte bendeyiz, yalanımız yok.
Hakikatlere aşığız, hesabımız yok.
Biz buyuz işte, ötesi berisi, gerisi yok.
Remzi Kaptan
|