Dünyaya ve Hayata Alevice Bakmak
Abartısız Aleviler olarak varlık yokluk mücadelesi veriyoruz.
Yığınla sorunla boğuşuyor, onlarca çıkmazı aşmaya çabalıyor, sayısız engellerin ve handikapların çemberini yıkmaya çalışıyoruz.
İnancımızı yaşamak istiyoruz ve gelecekte de yaşamasını istiyoruz.
Değerlerimiz ve kültürümüz insanlık ailesi içerisinde, insanlık var olduğu sürece yaşasın istiyoruz.
Çok değil, bundan 200 yıl kadar önce bile dünyanın bir çok bölgesinde sayısız kurumsallaşmamız, birliğimiz vardı.
Oysa şu an ha bire sayısal olarak azalıyor, kurumsal yapılarımız zayıflıyor değişen ve gelişen çağa uygun formüller üretemiyoruz.
Kendimize 'önder' seçtiklerimiz, adam diye bildiklerimiz bir kardan adam kadar bile dayanıklı çıkmıyor, en küçük bir kırıntı karşılığında tüm birikimlerimizi satışa sunabiliyorlar.
Bütün bunlar gerçeğimiz, ama yinede bu bizlerin umutsuz olmasını gerektirmiyor.
Daha söylenmedi son söz.
Var gücümüzle inanacak, direnecek, mücadele edeceğiz.
Bu noktada itikadımız, bilincimiz ve ikrarımızın sağlam olması yetiyor.
Egemen Sünnilerin sofra kırıntılarına tenezzül etmeyen, Şia kuyrukçuluğu yapmayan, etnik kimlik şakşakçılığını bırakan, iflas etmiş ideolojik örgütlerin safsatalarına ve hayatta karşılığı olmayan söylemlerine kanmayan erlerin meydana çıkma zamanıdır.
Bir kaç kırıntı, bir kaç maddi varlık, bir takım içi boş söylemlerin peşinden gitmeyen yol erlerine ihtiyaç var.
O erler ancak bu yolu sürer, bu toplumu şahlandırır ve hak ettiği konuma getirir.
İtikat, ikrar ve bilinç; işte bu üç temel üzerinden yeniden şekillenecek, gelişecek ve büyüyüp geleceğe emin adımlarla yürüyeceğiz.
Evet, zorluk ve sorunlarımız var ama bir o kadarda itikadımız, bilincimiz ve bu yola verilmiş ikrarımız var.
Bu kardan adam dahi olmayan önderleri aşmamız gerekiyor.
Bu önderler ve bunların yönettikleri kurumlar bizleri geri bıraktı, adım adım gerilememize ve çürümemize neden oldular.
Bu başkalarının hizmetinde olan, kendi çıkarları için, kendi kariyerleri için değerlerimizi pazarlayan bu olumsuz kimselerden kurtulmamız gerekiyor.
Bunlardan kurtulup gerçek yol erlerine sahip olduğumuz vakit; işte o vakit tekrar dirilişin ilk adımını atmış oluruz.
Bizler yüzlerce yıldır yaşadığımız coğrafyada neden hala yasaklı ve baskı altındayız?
Bizlerin başkanları bir milletvekilliği için, bir belediye meclis üyeliği için, ideolojik bir yapının arka bahçesi niyetine bizleri kullandıkları için halen yasaklıyız, gelecek için varlığımız tartışmalıdır.
Bu çıkarcılar yüzündendir bizler gerçek gündemimize yoğunlaşmadık, toplumsal birliğimizi sağlayamadık.
Bunlar önümüze etnik kimlik koydular, içeriği boş ve hayatta karşılığı olmayan politik söylemler koydular, aylarca iki yıl sonra unutacağımız siyasi parti başkanlarının söylemlerini tartıştırdılar.
Her şeyi yaptılar ama inanca dair, geçmişimize dair, değerlerimize ve özümüze dair bir çalışmayı yapmadılar.
Onun içindir ki halen yasaklıyız, sayımız azalıyor ve asimle oluyoruz.
Onun içindir ki yüz binlerce inançdaşımızın yaşadığı Balkanları son yirmi yılda başkalarına kaptırdık.
Bize en yakın olan Azerbaycan ülkesinde bir çalışma dahi yapmadık.
Bizler gibi sayısız inanç grubunun yaşadığı Kafkasya, Ortaasya, Ortadoğu bölgelerinde bir tane dahi çalışma yapmadık.
Çünkü bizler Balkanlara gidip orada inançdaşlarımızla buluşup ortak çalışmalar yapacağımıza, birliğimizi geliştireceğimize, iflas etmiş siyasi söylemleri tartışıyorduk.
İçi boş etnik kimlik yarışı yapıyorduk.
Oysa hayata ve olaylara Alevice bakabilseydik şu an bambaşka bir konumda olurduk.
Bakmadık, bakılmasına başımıza üşüşmüş akbabalar, çakallar fırsat vermedi.
Hayata ve dünyaya alevice bakışımızın olmaması için her yol ve yöntem denendi ve başarılıda olundu.
Ama daha yeter.
Bu kardan adamların güneşe çıkma zamanı geldi.
Bunlar eriye dursunlar bizler yolumuzu sürmeye daha bir aşk ve tutkulu ile devam etmeliyiz.
Hayata ve dünyaya Alevice bakalım, Alevice düşünelim ve ona göre toplumumuzun şahsında insanlığa bir söz söyleyeceksek Alevice bir söz söyleyelim.
Bunu yaptığımızda makus talihimizi tersine çevirir, yüzlerce yıllık kötü gidişatı noktalar ve toplumumuzun şahsında insanlığa bir çıkış yolu sunmuş oluruz.
Kendimize, inancımıza ve doğrularımıza inanalım, güvenelim.
Unutmayalım: Alevilik Hakk inancıdır ve hakikatin yoludur.
Bu yola layıkıyla hizmet ettiğimizde Hakk yardımcımız, Bozatlı Hızır daima yoldaşımızdır.
Remzi Kaptan
|