Hızırlaşmak, Hızır Olmak
Hızır orucu, Hızır lokması bizler için tekrar özümüzü yokladığımız, varoluşu anlamlandırmada, cümle varlığa ve kendimize sorumlulukları hatırlatma ve yeniden yaşamadır.
Hızır yaşamımızın tümünde, yani doğumdan ölüme kadar daima bizimle olandır.
Fakat her yıl ocak ve şubat ayları bizler için Hızır ayları, günleridir (genel olarak şubatın ikinci haftasının ilk salı gününden başlayarak veya 13-14-15 şubat tarihlerinde bizler 3 gün Hızır orucu tutarız).
Hızır; berekettir, bolluktur, yardım ve güzelliktir.
Hızır sadece maddi anlamda bir dileğin yerine getirilmesi, isteklerin gerçekleşmesi değildir.
Asıl olarak Hızır, karanlığa gark olmuş ruhun aydınlanması, daralan göğüs kafesinin ferahlaması, yaşama sevincinin geri gelmesi (veya devam etmesi), var olmanın, yaşamanın sonsuz güzelliğini, bir noktada onurunu yaşamaktır.
Hızır bilinçtir, farkındalıktır.
İyilikte bulunmanın, iyiliği tercih etmenin, iyiliği istemenin, iyiliği oluşturmanın, iyilerden olmanın bilincidir Hızır.
Dar ve zor günde, sıkıntılı ve kötü zamanlarda uzanan bir el Hızır'ın elidir.
Bu anlayışla yaklaşıldığında, aslında Hızır'ın sadece biz Alevilerin değil, cümle insanlığın gündemine girmesi ve yaşatılması gerekiyor.
Bütün insanlıkça Hızır böyle anlaşılırsa, insanlık iyilik ve dayanışmayı temel esas olarak kabul ederse; dünya daha iyi bir dünya, yaşanılası bir dünya olmaz mı?
İnsanlığın muhtaç olduğu dayanışma, paylaşım, iyilik değil midir?
İnsanlığın huzuru, mutluluğu, yaşamı en ideal şekliyle yaşaması buradan geçiyor.
Yoksa savaş ve sömürü ile, açlık ve sefaletle, bencilik ve çıkarla insanlık daimi olarak huzursuzluğa, cehennemi bir hayata mahkumdur.
İnançsal boyutunu, bizlerin Hz. Hızır ile özel bağı bir yana, tüm insanlık nezdinde bunu gündemleştirdiğimizde, Hızır bilincinin insanlığın bütün temel dertlerinin bir noktada dermanı, anahtarı olduğunu söyleyebiliriz.
O halde Hz. Hızır'ı daha çok anmalı, yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Sadece belirli zamanlarda değil, daima bu bilinç ile hayata bakmalıyız.
Yani inanmalıyız ki bizler iyilerden olma ikrarını vermişiz, o halde bize darlık ve zorluk yoktur, çünkü Bozatlı Hızır daima bizimledir, yoldaşımızdır.
Diğer yandan bizler nasıl ki Hz. Hızır'ın desteğini talep ediyorsak, başkaları da bizden bir destek ve iyilik istediğinde imkanlarımız ölçüsünce bundan geri durmamalıyız.
Karşılık beklemeden iyilik etmeli, iyilikte bulunmalı, bizden yardım talep edeni geri çevirmemeliyiz.
İşte böylesi bir inancı içselleştirdiğimizde, yaşam biçimi haline getirip tüm yaşamımızda uyguladığımızda Hızırlaşırız.
Remzi Kaptan
|