Alevilerin Modern Zaman Dervişleri
Bundan 2 asır önce biz Aleviler başta Anadolu olmak üzere Balkanlardan Mezopotamya ovasına kadar, Kafkaslardan Kuzey Afrika çöllerine, Yakın Asya'dan Ortadoğu'ya kadar bir çok coğrafyada ve bir çok toplum arasında dergahlarla örgütlüydük, varlık gösteriyorduk.
Yine ocak sistemi içerisinde yaşamın tümünde belirleyici ve etkin bir konumdaydık.
Peki şu an ne durumdayız?
Şu an dar bir alanda, kısıtlı imkanlarla, sayısal azınlık ve dört bir yandan darmadağın edilmek istenen bir inanç ve toplum gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
Modern zamanlarda oluşturmak zorunda olduğumuz kurumsallaşmayı ve örgütlülüğü yapamadık.
Bırakalım hayatın her alanında belirleyici olmayı, daha temel noktalarda dahi etkin değiliz.
Adeta varlık yokluk mücadelesi veriyoruz.
Bu böyle gitmemeli, etkin ve kalıcı kurumsal yapılar oluşturmalı, insanlık var oldukça inancımız yaşamalı ve toplumumuzda diğer toplumlar gibi hayatın her alanında en iyi konumda olmalıdır.
Peki nasıl?
Son 50 yıllık süreçte bir dernek kurumsallaşması tecrübemiz var.
Artık daha net eksik ve yetmezliklerimizi görebiliyoruz.
Mevcut toplumsal ihtiyaçlarımıza dernek çalışmasının yetmediği, toplumu değil ileri ve üst bir aşamaya, daha temel konularda dahi bir etkinlik sağlayamadığı ortada.
Onun için sürekli kafa yormalı, sürekli daha iyisinin olması için çaba göstermeliyiz.
Bu noktada tarihimize baktığımızda dergah örgütlenmesini belki biraz daha iyi analiz etmek gerekiyor.
Elbette bire bir bazı şeyleri tekrar yaşatmak çağın şartlarında mümkün değil.
Fakat o çağda dergahlarımızın başarılarını dikkate alabiliriz.
Bana göre başarılı olan o dönem can baş feda bu yola hizmet eden dervişlerdir.
Dergahı başarılı kılan bu dervişlerin adanmışlığıdır.
Günümüze eğer uyarlayacaksak bu derviş geleneğini uyarlamak gerekiyor.
Modern zamanlarda yolumuza aşk ve tutkuyla bağlı, iman ve itikadı sadık olan dervişler gerekiyor.
Dervişlik, bu manada beklentisiz bir şekilde yolu esas alarak hizmet etmektir.
Evet, yolu esas almamız gerekiyor.
Eğer yolu değilde insanları esas alırsak tıkanırız, yoruluruz, vazgeçer ve pes ederiz -ki zaten bir çok yönüyle kurumlarda (derneklerde) yaşananda budur-.
Onun için kadrosal anlamda iş yapacak yapımız yok.
Toplumun gerçeği, hayatın kendi dinamikleri Alevilerde kadroların oluşmasını engelliyor.
Kadroların oluşması -ki kadro bu manada modern zaman dervişinden başka bir şey değildir- ile ancak bizler nefes alabilir ve yol yürüyebiliriz.
Çok karmaşık değil olay aslında, bunu biraz böyle izah etmek gerekiyor.
Eğer asgari düzeyde bu yola bağlıysak, gidişattan hoşnut değilsek, bir şeylerin değişmesini istiyorsak ve bunun için kararlıysak, bu durumda çok yol almışız demektir.
Tarihte dervişlerin yaptığı gibi bizlerde günümüz dervişleri veya derviş adayları olarak yapmalıyız.
Dervişler belli bir temel eğitimden sonra yolun yaşatılmadığı bir yere gider, orada çalışmalarına başlarlardı.
Bu günde bizler aynısı yapmalıyız.
İnancımızın yaşatılmadığı, eksik yaşanıldığı, toplumumuzun bilinç ve örgütlülük düzeyinin yüksek olmadığı herhangi bir köye, semte, mahalleye, kasabaya veya ülkeye gidip en temelden başlamalıyız.
Orada yolumuzu anlatmalı, değerlerimizi tanıtmalı ve yaşanması için çaba göstermeliyiz.
Bunu yaparken hiç bir kimseden ve hiç bir şeyden medet ummadan yapmalıyız.
Yani mevcut durumda yaşadığımız “başkası neden yapmıyor, ben çok yoruldum, birazda başkaları yapsın” dememeli, davayı sahiplenmeli ve adeta kendi şahsımızda somutlaştırmalı, bir bütün haline gelmeliyiz yolumuz ile.
Böylesi bir yaklaşımla emin olun kısa sürede bir gelişme yaratabiliriz.
Bizlerin şu an eksikliği toplumsal tabanın yetersizliği değildir, hayır, eksikliğimiz önderlerin yani modern zaman dervişlerinin eksikliğidir.
Öylesi bir anlayışa hakim bir can, her hangi bir yerde kısa sürede emin olun ki çokça önemli kazanımlar, başarılar elde edebilir.
Hiç bir gerekçenin arkasına saklanmadan, bahaneler bulmadan ve en önemlisi de kimseyi esas almadan, kimseden bir şey beklemeden kendi öz iradesi ile çalışırsa başarısızlık mümkün değildir.
Bizlerin temel sıkıntısı; on binlerce Alevinin ve sayısız Aleviliğe duyarlı, ilgili, Alevi olabilecek insanın yaşadığı bir yerde, misal bu bir mahalle olsun, çalışmaların istenilen düzeyde olmamasıdır.
Yani önder eksikliği.
Böylesi bir yerde bir kurum varsa dahi buradaki insanlar adeta iş yapmak için iş yapıyorlar.
Aşk, tutku, sorumluluk alma, inisiyatif geliştirme olmayınca çalışmalar süreklilik arz etmiyor ve gelişmiyor.
Oysa bir modern zaman dervişi, kendisini yoluna ve davasına adayan bir yiğit Alevi orada öz iradesi ile ortaya çıkarsa, -ki bunun çokça örnekleri var- işte o zaman durum anında değişiyor.
O kişi kısa sürede bir çekim merkezi haline geliyor ve adım adım çevresindeki halkalar gelişiyor.
Biraz daha basitleştirerek ve somutlaştırarak anlatmak gerekirse; yola bağlı, yolu yaşayan ve yolun yaşamasını isteyen bir insan (derviş) konuştuğu ve tanıştığı her insana elinden geldiğince yolu anlatır.
Her perşembe günü imkanları dahilinde muhabbet erkanı oluşturur, delili uyandırır ve Hakk kelamı eder.
Bunun için öyle illa özel bir mekan olması gerekmiyor, evinde bile bunu yapabilir.
Bu ilk adımdır.
İnanç böylece yaşanmaya başlar ve kalplerde yer edinir.
Bu temel ile başlandıktan sonra yolun gerektirdiği diğer ritüeller yapılır ve adım adım irşat çalışmaları yapılır, birliktelik oluşturulmaya gayret edilir.
Böylesi bir çaba ile, yani dervişin merkezde olduğu bir gayret ve çalışma ile başarı gelmez mi?
Derviş kendisini sorumlu tutacaktır.
Başarıda, başarısızlıkta onun elindedir.
O gayret ederse, doğrusunu yaparsa bu yol orada yaşanacaktır.
Hiç kimseyi suçlamadan, bahanelerin arkasına saklanmadan, gerekçeler üretmeden en doğrusunu yapmanın çabasının sahibi olunursa, herkesler bırakıp gitse bile o yinede ısrar ve kararlılıkla devam ederse, emin olun ki başarı gelir.
Çok değil, bir avuç kadar bu erenlerden, modern zaman dervişlerinden olsun, bu toplum dirilir ve şaha kalkar.
Evet, sen, neden o soylu erenlerin izinden giden kervanda yer almayasın, zamanın dervişi olmayasın!
Remzi Kaptan
|