Alevi Toplumuna ve Alevi İnancına Layıkıyla Hizmet Edebiliyor muyuz?
Remzi Kaptan
remzi.kaptan@yahoo.com
Ne yazık ki etmiyoruz.
Kimseyi yargılamak, sorgulamak, suçlamak gibi bir niyetimiz yok. Ancak bazı doğrularında bilinmesi ve bazı gerçeklerin tespit edilip söylenmesi toplumsal ve inançsal varlığımız için zorunludur. Bu çerçevede rahatlıkla diyebiliriz ki Alevi inancına ve Alevi toplumuna hizmet etme iddiasında olan kurum ve kuruluşların idarecileri, yöneticileri, önderleri, üyeleri bu yola ve bu topluma layıkıyla hizmet etmiyorlar. Buna bizlerde dahiliz.
Eğer Alevi toplumuna yeterli derecede hizmet etmiş olsaydık bu gün Alevilik inancı hala yasaklarla, baskılarla karşılaşmaz en insanlık dışı iftiralara maruz kalmazdı.
Eğer layıkıyla Alevi toplumuna hizmet etmiş olsaydık bu gün inancımız yasal güvenceye kavuşmuş ve diğer inanç mensupları inancımıza asgari düzeyde saygı duyarlardı. Oysa diğer inanç mensupları inancımıza ve değerlerimize saygı duyacakları yerde her imkan bulduklarında toplumumuzu asimile etmek için yoğun bir çaba ve faaliyet yürütüyorlar. Basit ve anlaşılır bir şekilde söylersek, egemen inanç mensupları bizlerin inancını zerre kadar ciddiye almıyor, amiyane tabirle biz Alevileri “adam yerine” koymuyorlar.
Bizler layıkıyla Alevi toplumuna hizmet etmiyoruz. Elbette bazı şeyleri yapıyoruz. Ancak bu bazı şeyleri yapıyor olmamız Alevi inanç gerçekliğini kabul ettirmemizi sağlamıyor, Alevi inancının geleceğinin sağlam olduğunun garantisini vermiyor.
Son 400 yıldır dünya sahnesinde yokuz. Büyük Alevi önderi Şah İsmail'den sonra ciddi anlamda bir örgütlenmemiz yok. Dolayısıyla insanlık için pek önemli olmayan, her açıdan günden güne gerileyen, bırakalım gelişmeyi ve insanlıkla buluşup insanlığın gündeminde olmayı, daha temel yaşam garantisinden yoksun bir halde, sürekli olarak katledilme korkusu ve baskısıyla yaşayan, varlığını zor bela günden güne eriyerek sağlamaya çalışmış olan bir toplumsal gerçekliğimiz var.
Bu, böyle gitmemeli.
Son 400 yıldır zor belada olsa, hiç bir gelişme yaratmamış da olsak varlığımızı sürdürüp bu günlere geldik. Son 400 yıldır asi ve asil atalarımızın soylu miraslarını yiyerek varlığımızı sürdürdük. Bu soylu mirastan güç alarak gelecek çağlarda tekrar o görkemli günlere dönebiliriz. Daha açıkçası dönmek durumundayız. Yoksa bir saatten sonra atalarımızın mirası da bize yetmeyecek ve böylece tarih sahnesinden silinip gideceğiz.
Silinmemeliyiz.
Tarih sahnesinden silinmek bir yana hak ettiğimiz yerimizi almak için çaba ve çalışmalarımızı yoğunlaştırmalıyız.
Bu yola hizmet eden, hizmet iddiasında olan kim varsa, inanç önderlerimiz olan dedeler-babalar-analar, rehberler, pirler, dervişler, kurum yöneticileri, ozanlar, şairler, yola aşk ile bağlı aşık-ı sadıklar, aydınlar, bacılar, gençler ve bu yolun talipleri; her kim yüreğinde katre kadar Ali aşkı yaşıyorsa, beyninde zerre kadar Alevilik bilinci taşıyorsa, asgari düzeyde bu yolun kurallarını benimseyip uyguluyorsa gereklerini yerine getirmelidir.
Daha çok, daha çok çalışmalıyız.
Yaptıklarımız, bu yola hizmetlerimiz kabul olsun, ancak bunlar çok değerli hizmetler olmakla beraber yetmiyor. Bu yaptığımız hizmetler inançsal gerçekliğimizin kabulünü sağlamıyor, geleceğimizin sağlam temellerde var olmasını sağlamıyor.
Kızmadan, küsmeden, darılmadan, bıkmadan, yorulmadan, pes etmeden hiç bir gerekçenin arkasına saklanmadan yolumuza nasıl daha iyi hizmet edebiliriz düşüncesi, duygusu ve eylemi içerisinde olmalıyız.
Hiç kimseden bir şey beklemeden kendi üzerimize düşeni yapmalıyız. “Başkası neden yapmıyor, neden ben yapıyorum” düşüncesi sonucu bizler bu acınacak haldeyiz. O halde kimseden bir şey beklemeden, kimseye kızmadan yola hizmet etmeliyiz.
Yol esastır.
Bizler yola hizmet ediyoruz. Birileri yapsın, yapmasın. Bu onları bağlar. Bizler kendimizden sorumluyuz. “Bizler üstümüze düşeni yapıyor muyuz?” sorusuna gönül rahatlığıyla yanıt veriyorsak sorun yok demektir.
Bu şekilde, gecesini gündüzüne katan, bu inançla bütünleşip bu topluma sınırsız bir bağlılık duyan, Hz. Ali'nin, On iki İmamlar'ın, Hünkar'ın, Mansur'un, Pir Sultan'ın, İmam Hüseyin'in ve başka yol önderlerinin adı geçtiğinde yüreğinde ancak yaşayanların bildiği bir tatlı sizi hissedenler bu his ettiklerinin gereklerini asgari düzeyde yerine getirirlerse çok şeyleri aşmış olacağız.
Yukarıda dediğimiz gibi bu yolla asgari düzeyde bütünleşmiş olan üç beş tane yiğit Alevi önderi toplumumuzu insanlık içinde hak ettiği konuma sandığımızdan daha kısa bir sürede getirebilir.
Bizler kendi dışımızda bir mucize beklemiyoruz. Atalarımızın yol göstericiliği, şanlı tarihimiz, ortada olan mirasımız zaten yola hizmet etmek isteyenler için bir mucize niteliğindedir. Bu yol için hizmet ettiğimizde Bozatlı Hızır her dem hazır ve nazır olarak yardımcımızdır.
O halde neden bu yola layıkıyla, bu toplumun korkusuz ve baskısız yaşaması için, Alevilik inancının dünyanın dört bir tarafında bilinmesi, tanınması için çalışmayalım, hizmet etmeyelim?
Hizmet etmeliyiz.
Eğer bizler gerektiği gibi hizmet etmezsek bu toplum asimile olacak, bu inanç yer yüzünden silinecek.
Buna gönlümüz razı olur mu?
Olmaz diyenlerin Bozatlı Hızır yardımcısı olsun.
|