Bulmuşken Birbirimizi
Sayısız insan içinde birbirimizi arıyorduk.
Nasip bu ya, bulmuştuk birbirimizi, farkında olmadan.
Tüm hayatımız boyunca birbirimizi aramıştık ve bulmuştuk en nihayetinde.
Bin şükür.
Artık iki yok, bir vardı.
Vardı var olmasına ama bunun değerini bilmiyorduk, -yitirince öğrendik bunu-.
Birdik, tamamlanmıştık, ayrı gayrı yoktu, iki farklı bedende aynı candık (ruhtuk).
Cenneti, mutlaklığı çok ötelerde değil, bu dünyada yaşıyorduk.
Her anımız şükür ile geçmesi gerekirken, ihanet ettik kendimize.
Büyü bozuldu, daha biz, biz değildik.
Başa dönmüştük.
Ne olmuştu bize böyle?
Neyi paylaşamamıştık ki?
Neyin davasını güdüyor, neyin hesabını yapıyorduk ki?
Bir hain rüzgâr esti, bir deli yağmur yağdı, paramparça edici bir şimşek çaktı ve biz tuzla buz olduk.
Yaşadığımız cennet cehennem oldu.
Yüreklerimiz gül gülistanken viraneye döndü.
Biz gerçekten bu muyuz?
Hak ediyor muyuz bunu?
Daha sen bensiz sen olabilir misin, ben kendim olabilir miyim?
Yalnızca seninle tanık olduğum renkleri daha görebilir, hiçbir zaman duyumsayamadığım kokuları ve sesleri duyabilir miyim daha?
Daha ben, ben olabilir miyim?
Ya sen?
Sen bensiz eksik ve yarım değil misin?
Oysa ben buradayım.
Sevgimle, aşkımla, bağlılığımla.
Ne fayda.
Senin gözün kara, görmüyorsun daha renkleri.
Remzi Kaptan
|