Can Olmanın Bilinci
Alevi inancına tabi olmak, gereklerini yerine getirmek kişiyi soyluluğa ve asalete götürür.
Bu noktada Alevi olmak asil ve soylu olmak demektir.
Asalet ve soyluluk, aileden gelen veya mal mülk ile edinilen bir unvandan ibaret değildir.
Asalet, bilincinde olmaktır, farkındalığa ulaşmaktır.
Bilincinde olan, farkındalığı yakalayan bir kimse; bu dünyada varoluşun gayesini çözmüş, anlam ve mutluluk dolu bir hayatın sahibi olmuş kimsedir.
Yani can olmanın bilincine ulaşmış ve bu bilinç ile yaşamış kimsedir.
Biz Aleviler bunun için birbirimize can diye hitap ederiz.
Can olmak tüm mevki ve makamları, tüm maske ve statüleri, bicim ve formları aşmak, özü yakalamış/öze ulaşmış olarak var olmak demektir.
Can olmanın bilinci, farkındalığı buradadır.
Mevcut olanın, verili olanın, görünür olanın ötesine bakabilmek, o öteye ulaşabilmek…
Kabuğu ve zırhı aşmış olarak öze ulaşmış olmak…
Birisine can diye hitap ettiğimizde aslında onu özü ile bildiğimizi dile getiriyor, özünü sevip saygı duyduğumuzu belirtiyoruz.
Bu öz ise Hakk’ın kendi varlığından her insana verdiği özdür.
Can olmak, canın bilincinde olmak; Hakk’ın insandaki zerresinin bilincinde olmaktır.
Bu bilince ulaşabilmek içindir tüm bu form ve ritüeller.
Eğer biri kişi can olmanın bilincine ulaşmış, kendi özünün farkına varmışsa, işte o kişi varoluşu anlamlandıran kişi olmuştur.
Çünkü o kimse daha tenini değil, canını esas alacaktır.
Canı esas alanın teni geride bırakması demektir.
Geride bırakılan ten sadece canın varlık meydanına gelmesine neden olan beden değildir.
O beden ile beraber dünyevi bütün kirler, kötülükler, geriliklerdir de.
Dünyanın hırsını, bencilliğini, acımasızlığını, karanlığını geride bırakarak, güzel ve nurani ne varsa ona yönelmektir can olmak.
Bu yüceliklere ulaşmak ve bu yücelikleri şahsında somut hale getirmektir can olmak.
Gümüz modern deyimiyle kötü enerjiden arınmak, olumlulukları bağrında taşımak, umudu ve gülümsemeyi her haliyle yaşanır ve yaşatır hale gelmektir can olmak.
Yani birbirimize can derken esasında bu soyluluğa işaret ediyor, birbirimizi bu asil olma haline bir kez daha davet ediyoruz.
Çoğumuz bunun ayırdında olmasak bile özünde böyledir.
Can olmanın bilincine ulaşmış bir kimse için bu dünyada cevaplanmayacak soru, çözülmeyecek sorun, hal edilmeyecek sıkıntı yoktur.
Can olan birisi özünü ötelerin en ötesine, gelmiş olduğu o sonsuzluk deryasının nuruna damla misali bağlanmış, bir olmuştur.
Deryaya karışan damla daha deryadan ayrı düşünüle bilinir mi?
Bu durumda sonsuzluk deryasına damla olup karışan bir can, ölmeden önce ölmüş ve sonsuza dek varlığını o sonsuz nur ile birleştirip var olmuştur.
Remzi Kaptan
|