Ey Alevi! Hayat Boşluk Affetmiyor Farkında mısın?
Farkında değilsin, olsaydın çokça şeyler değişirdi çünkü.
Hayatını, mücadeleni, ömrünü, emeğini ve çabanı toplumsal ve inançsal konularda devamlılık sağlamayacak uğraşlarla, fikirlerle harcamazdın.
Farkında değilsin, olsaydın eğer değil ayda yılda bir inançsal çalışma yapmak yerine, her saniye bir şeyler yapmanın derdinde, çabasında olurdun.
Bir etrafına bak can Alevi!
Diğer inanç topluluklarına bak.
Onlar inananlarının her anlarını, evet evet abartısız her anlarını doldurma gayretinde, çabasında değiller mi?
Biliyorlar ki eğer doldurmazlarsa, zayıflar ve yok olurlar.
Peki ya sen bu çıplak gerçeklik karşısında ne yapıyorsun?
Etrafına bir bak.
Misal Sünnilere bak.
Onlar günde 5 defa inananlarını ibadete davet etmiyorlar mı?
Yine ibadet davetinin kendisi bile (ezan) bir inançsal çalışma değil mi ve bu günde aralıksız olarak 5 defa tekrarlanmıyor mu?
Hutbelerle, selalarla bu davet, hatırlatma devam etmiyor mu?
Ardından din eğitimi (Kur'an kursu) ve daha başka eğitimler ile gün ortası ve akşamı devam etmiyor mu çalışmaları?
Yine okullarda, eğitimde, tv'lerde, radyoda, kitaplarda ve her akşam dini sohbetlerde devam etmiyor mu çalışmaları?
Yetmiyor, özel günler (Mevlitler, Kandiller) ile her saniye boşluk bırakmayacak şekilde dinsel ve inançsal çalışma yapılmıyor mu?
Oruç vakti günler öncesinden ve bir ay boyunca her gün yaşatılmıyor, üstelik 24 saat olacak şekilde.
Ya bayramlar, başka özel günler (Kutlu Doğum) ile devam edilmiyor mu?
Hristiyanlarda aynı şekilde yaşanılmıyor mu?
Her saat başı çan ile hatırlatmada bulunmuyorlar mı?
Onlarda her hafta birlikte ibadet etmiyorlar mı?
Onun dışında misal paskalyada (Ostern) bir ay öncesinden hatırlatmalar, kutlamalar başlamıyor mu?
Daha sonraları Şavuot (Pfingsten-50.Gün) bayramı, kutlaması ile devam etmiyor mu?
Yine Noel zamanı günler öncesinden hazırlıklar yapılmıyor mu, tüm hayatı kuşatacak şekilde inanç yaşatılmıyor mu?
Arada yine sayısız bayramlar, kutlamalar, törenler ve uygulamalar ile inanç yaşatılmıyor, hatırlatılmıyor mu?
Yine okullarda, basın ve yayında ha keza an be an müdahale edilmiyor mu?
Evet, görüldüğü gibi bütün önemli dinler ve inançlar bir saniye dahi boşluk bırakmayacak şekilde inançlarının devam etmesi, yaşanması için an be can caba harcıyorlar.
Biliyorlar ki, tecrübe ile sabittir ki eğer boşluk oluşursa kaybederler.
Peki biz ne yapıyoruz Allah aşkına?
Yılda bir defa cem yapmakla, bir defa aşure kaynatmakla, muharremde bir iki gün cemevine gitmekle inancımız devam yaşar mı?
Ki çoğunluğumuz bunu dahi yapmıyor ya.
Oysa değil yılda bir defa, her anımızı doldurmalıyız inancımızla.
Eğer bunu beceremezsek, o mutlak sondan kaçamayız.
Gerçekçi olalım ve oturup hayıflanmak, karalar bağlamak yerine ortaya yüreğimizi ve eylemimizi koyalım.
Başkaları bir çalışıyorsa, biz bin çalışalım.
Başkaları bir tane yapıyorsa, biz on etkinlik yapalım.
Ama inanç ile ilgili, ama direkt toplumumuzu ilgilendiren, ama geleceğimizin devam etmesine yararı olacak çalışmalar yapalım.
Eğlencelerle, siyasal şovlarla, kuru sloganlarla, içi boş ve sadece o an gaz almaya yarayan söylemlerle bir yere varamayız.
Akıl ve ilimle, ikrar ve imanla yapmalıyız yapacaklarımızı.
Cemevlerimizi, dergahlarımızı, derneklerimizi çekim merkezi haline getirmeli, inancımızı bütün boyutlarıyla yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Olayın özeti burada olsa gerek: inancımızı en başta biz yaşamalıyız ve sonrasından kendimizden başlayarak çevremizdeki herkeste yaşanması için, hatta tüm insanlığın Alevilik aşkını yaşaması için en uygun söylem ve eylemleri hayata geçirmeliyiz.
Ya Ali!
Remzi Kaptan
|