Kötüyüm Demek Ne Haddimize
Bir can ile karşılaştım ve hal hatır sordum.
“Şükür iyiyim” cevabını alınca, bende “sevindim iyi olmana” dedim.
“Kötüyüm demek ne haddimize, şükürler olsun aldığımız her nefese, her günümüze” dedi o değerli can.
Öyle içten ve samimice bu sözleri söyledi ki, bunları özümsediği ve hayatına geçirdiği muhakkaktı.
Mevlana'ya atfedilmekle beraber bu sözleri ilk kimin söylediği belli değil.
Önemi de yok bunun.
Öylesine etkili ki bu sözler, bir kimse bu sözleri benimser ve özümserse, uygularsa kemalet ve olgunluk yolunda önemli adımlar atmış demektir.
Bizler gündelik hayat kaygısından, dünyevi varlık mücadelesinden dolayı, çoğu kez bize 'nasılsın' diye sorulduğunda verdiğimiz 'iyiyim' cevabı gibi gerçek anlamda iyi değiliz.
İyiyiz söylemi çoğunlukla sözde kalıyor.
Çoğunlukla iyi değilizdir ve iyiyiz demekle zayıflığımızı gizlemeye çabalıyoruz.
Oysa Hakk'ı bilenlerden olma isteğimiz, hakikati bulma arayışımız varsa; bizlerin kötü olması mümkün değildir.
Çünkü var olmak, yaşamak mucizedir.
Ve bu mucizeye hiç bir dünyevi zorluk ve sıkıntı gölge düşüremez, düşürmemelidir.
Varız, yaşıyoruz, deneyimliyoruz.
Yaşamın biricikliğinin, öneminin ve daha olmayacağının ayırdındayız.
Bu bir şükür hali değil midir?
Neden kötü olalım ki?
Dünyanın malı, parası, şöhreti için mi?
Kötü olduğumuzun bilincinde olmak, bunu dile getirmek bile iyi olmak için bir neden değil midir?
Doğmak, yaşamak, var olmak... iyi olmak için yeterlidir.
İyi olmayı asla dünyevi varlık ve yokluğa indirgememeliyiz.
İyi olmanın yegane kriteri doğmuş olmamızdır, var olmamızdır ve bu biricik yaşamı yaşıyor, deneyimliyor olmamızdır.
Onun içindir ki Hakk'ın hakikatlerine vakıf soylu kimseler: Kötü olmak ne haddimize derler.
Batından zahire geldikleri için an be an şükür ederler.
Hakk'tan isteğimiz ve dileğimiz; Dünyevi kaygı ve endişeler için kötüyüm demeyi utanç sayanlardan ve an be an şükür edenlerden olmaktır.
Remzi Kaptan
|