Sivas Katliamını Lanetlemek
2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta meydana gelen katliamda yaşamlarını yitirmiş olanları anmak, bu katliamı kınayıp lanetlemek; inancı ve dünya görüşü ne olursa olsun her onurlu insanın görevi ve sorumluluğudur.
Sivas Madımak otelinde yaşananlar bir insanlık suçudur.
İnsanlık suçlarında zamanaşımı olmaz.
Olmadığı için bu katliamda yaşamlarını yitirmiş olanları daima anmak gerekiyor, ona vesile olanları kınamak gerekiyor.
Anılmalı ve kınanmalı ki bir daha böyle kıyımlar yaşanmasın.
Dini, inancı, rengi, etnik kimliği ve düşüncesi ne olursa olsun kimse diri diri böyle hunharca yakılmasın.
Bu manada Sivas katliamının o coğrafyada yaşayanlar için bir kırılma noktası olması gerekiyor.
Tek tük bireyleri değil, adeta tüm toplumu sarsmalı, dehşete düşürmelidir.
Fakat aradan çeyrek asır geçmiş olmasına karşın halen katliam ile tam manasıyla yüzleşilmedi, gerçek sorumlular hesap vermedi ve en kötüsü de inancı ve düşüncesi farklı diye insan yakmanın zihniyeti değişmedi.
Üzücü ve düşündürücü olan daha çok budur.
Düşünce ve anlayış olarak inancı ve kimliği farklıdır diye insan yakmanın “meşruiyeti” değişmedi.
Coğrafyamızda halen farklı kimlik ve inançtan olanı ötekileştirme ve düşman olarak görme anlayışı devam ediyor.
Sivas katliamı bu anlayış tarafından reddedilip mahkûm edilmediği gibi yer yer onu meşrulaştırma, katliamı hafife alma durumu veya bunlar yapılmadığında yok sayma, sanki böyle bir olay yaşanmamış gibi davranma var.
Bütün bu nedenlerden dolayı bu katliam kınanmalı, orada yaşamlarını yitirmiş olanlar her zeminde ve her yerde anlamına uygun şekilde anılmalıdır.
Ta ki bu zihniyet tüm yönleriyle deşifre olana ve tüm insanlığın vicdanında mahkûm olana kadar.
Remzi Kaptan
|