Alevi inançlı kişilerle Sünni veya başka inançtan kişilerin evlilikleri hakkında görüşleriniz nelerdir?
Remzi Kaptan
remzi.kaptan@yahoo.com
Gerek toplum hayatında, gerek bireysel manada aile kurumunun önemi çok büyüktür. Sağlam bireyler dolayısıyla da güçlü ve gelişmiş toplumlar ancak doğru aile ortamında yetişirler. Sağlıksız aile ortamında yetişen nesiller her olumsuzluğa açık bireyler olurlar. Kısacası güçlü, hayatı anlamına uygun yaşama arzusu taşıyan sağlıklı insanların dayandığı ana nokta ailedir. Aile, insanı şekillendiren en önemli kurumdur. Bunun altının defalarca çizilmesi gerekiyor.
Alevilik ile Sünnilik ortak noktaları olmakla beraber birbirinden farklı iki inançtır. Her şeyden önce bu tespitin doğru yapılması gerekiyor. Alevilik ile Sünniliği ortak noktalardan yola çıkarak aynı olarak, bütün olarak görmek yanlıştır. Yine farklı noktalardan yola çıkarak bir araya gelinmesi imkansız olarak görmekte yanlıştır. Doğrusu; ortak noktaları olan (ki aynı ve daha başka ortak noktalar başka inançlar ile de mevcut. Ancak mevzu bahis olan daha çok Sünni inançlı kişiler olduğundan, daha çok buna vurgu yapıyoruz) birbirinden farklı inançlardır.
“Alevilik ile Sünnilik ortak noktaları olan bir birinden farklı inançlardır” dedik. Elbette bu inançlara sahip insanlarında yaşama bakışları farklı olacaktır. Her ne kadar aynı dil konuşulsa da, aynı mahallede oturulsa da farklı olunacaktır.
Keşke farklılıklar zenginlik kabul edilse ve daha çok ortak noktalar oluşsa. Ne yazık ki egemen Sünni anlayış Alevileri Alevilikleriyle kabul etmek yerine ve ortak değerler ortaya çıkarmak, ortak noktalarda buluşmak yerine Alevileri Sünnileştirmeye çalıştı, ısrarla da Alevileri Sünnileştirmeye çalışmaya devam ediyor. Sünni anlayış, yer yer yobazlığa da varacak şekilde Alevileri küçümsemeye, hor görmeye, aşağılamaya bazende ( en son Maraş, Sivas örneğinde olduğu gibi) katletmeye devam ediyor. Bu şartlar altında bir kardeşlikten, ortak değerlerden bahsedilebilinir mi?
Alevilere ısrarla Sünnilik yegane doğru inançmış gibi dayatılıyor. Alevilerin ibadetleri kabul görmek bir yana, saygı duyulması bir yana aşağılanıyor, hor görülüyor, küçümseniyor. Bu anlayışa göre Alevilerin inançları da, ibadetleri de ve bütün inançla ilgili ne kadar kutsal kabul edilen doğruları, değerleri varsa yanlış. Onlara göre doğru bir inanç vardır, elbette bu da Sünniliktir. Eğer Sünni inanç ve kurallarına inanmıyor ve ibadet etmiyorsan o vakit sen itikat sahibi değilsin. Böylesi bir anlayışla yetişen kişilerle yapılan evlilikler elbette sorunlu olacaktır.
Bir Alevinin Sünni birisi ile evliliği, Alevinin Alevi ile, Sünnin Sünni ile evliliğine göre daha sorunludur. Çünkü zaten mevcut hayat şartları evlilikleri her yönüyle yıpratıyor, zorluyor. Ekonomik sorunlar ve daha başka sorunlar zaten yeterince evlilikleri çözülmeye götürüyor. Bütün bu sorunlara ilaveten birde inanç farklılıkları eklenince yıpranan evlilikler daha çabuk kopuyor. (İstisnalar elbette her yerde olduğu gibi burada da kaideyi bozmuyor).
Peki ne yapılması gerekiyor?
Alevi inançtan birisi ile Sünni inançtan birisi evlenmesinler mi?
Elbette evlensinler.
Ancak evlenmeden önce bazı konularda kesin olarak mutabık olmaları gerekiyor.
Anlaşmaları gereken konuların en başında; kesinlikle bir birilerinin inançlarına saygılı olacaklar.
Asla, biri diğerine inancına tabi olmasını dayatmayacak.
Asla, biri diğerinin ibadetine karışmayacak.
Bu ve benzer temel konularda mutlaka bir anlaşma, ortak nokta olması gerekiyor. Çünkü ilk heyecanlar yavaş yavaş geçtikten sonra sorunlar ortaya çıkıyor. Özellikle de ailelerin olaya müdahil olmalarıyla beraber evlilikler yıkılmaya doğru gidiyor. Böylesi istenmeyen bir sonun olmaması için evlenilmeden önce bir değil, bin defa düşünülmesi, ailelerinde onayının alınması ve inançlara saygı noktasında kesin kes mutabık kalınması gerekiyor.
Bu tür evliliklerde diğer bir önemli noktada çocukların hangi inanç ile yetiştirileceğidir. Bunun içinde önceden bazı ortak noktalarda buluşup anlaşmak gerekiyor.
Yukarıdaki açıklamalar daha çok fikirsel, olayın teorik boyutudur. Konunun birde yaşanmış, praktize edilmiş boyutu vardır. İşte bu noktada rahatlıkla diyebiliriz ki bu tür evliliklerde genelde Alevi inançlı kişinin aleyhinde bir durum ortaya çıkıyor.
Bu tür evliliklerde özlenen aileler ortaya çıkmıyor. Çünkü Alevi birisiyle evlenen Sünni kişi egemen olmanın, çoğunluk olmanın, devletin resmi inancına mensup olmanın bütün avantajlarını kullanarak Aleviliğin inkar edilmesini ve Sünniliğin kabul edilmesini istiyor, dayatıyor. Özellikle Alevi inançlı bayanlar bu tür evliliklerde kötü sonuçlarla karşı karşıya kalıyorlar. Alevi inançlı bayanlar evlendikten kısa bir süre sonra Sünniliği kabule zorlanıyorlar ve kısa bir zamanda Sünniliğin bütün kaide ve kurallarına uymak ve türbana, çarşafa bürünmek zorunda kalıyorlar. Onların şahsında Alevilik inancı, değerleri, aileleri sürekli olarak aşağılanıyor.
Özlediğimiz, mücadelesini verdiğimiz bu tür dayatmaların, aşağılanmaların olmadığı bir dünyadır. Alevi inanç gerçekliğimizin kabul ve saygı gördüğü, inancımıza yönelik insanlık dışı saldırıların, ithamların, iftiraların son bulduğu; farklılığın zenginlik olarak görüldüğü bir yaşamın ve dünyanın özlemindeyiz. Ancak ne yazık ki böyle değil. Olmadığı içinde bizler gerçekçi olmak zorundayız. Kendimizi kandırmanın ne başkasına ne de bize bir yararı var.
Egemen Sünni anlayış bizleri yaşamın bütün alanlarında kuşatma altına almış, ha bire eritmeye çalışıyor. Alevi inanç gerçekliğimizi kabul edip saygı göstermek yerine, Alevileri nasıl Sünnileştirebilirim çalışması içinde. Böylesi çaba ve çalışmaların hayatın her alanında sürdürüldüğü bir zamanda bizlerin her konuda olduğu gibi evlilik konusunda da çok dikkatli olmamız gerekiyor.
Bütün bunlarda yola çıkarak; Aleviliğimize saygı gösterene evet, yobaz olana hayır.
|