atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Ehlibeyt Bendesi Olmak

 

Remzi Kaptan

 remzi.kaptan@yahoo.com

 

Ehlibeyte gönül verenler tarih boyunca çok büyük zulümler görmüş, tarifi imkansız acılara maruz kalmışlardır. Kelimelere döküldüğünde bile insanın içini hâlâ yakmaya devam eden bu tarifsiz acıları yaşamalarına rağmen, zerre kadar Ehlibeyte bağlılıklarından taviz vermemişlerdir. Ölümde dahil her bedeli misliyle ödedikleri halde, asla bağlılıklarını ve inançlarını yitirmemişlerdir.

Neden?

Nasıl bir inançtır bu en zorlu acılara bile göğüs gerdiren, baş eğdirmeyen?

Nasıl açıklamak lazım bunu?

Ehlibeyt bendelerinden istenen inançlarını terk etmeleri. İnançlarını terk ettikleri takdirde bir çok dünyevi zenginliklerle ödüllendirileceklerini biliyorlar. Aksi takdirde her türlü kötülüğe  maruz kalacaklarını da biliyorlar. Bile bile zor olanı seçiyorlar. Aileleri ile beraber yok edilmeyi bile göze alıyorlar ama buna rağmen inançlarından en küçük bir şüphe duymuyorlar.

Tarihte olduğu gibi günümüzde de insanlar soruyor: nasıl bir inançtır bu? Nereden kaynaklanıyor bu bağlılık? Ehlibeyt bendesi olmak neler veriyor bu insanlara ki bu kadar bağlı kalıyorlar? Yoksa İslam coğrafyasında hemen hemen herkes Ehlibeyti “sevdiğini” söylemiyor mu? Peki herkes seviyorsa bu kendilerini Ehlibeyt bendesi olarak niteleyenlerdeki sevgi ve bağlılık nasıl bir sevgi ve bağlılıktır ki ölümü bile hiçe sayıyor?

Ehlibeyti bilmeyen veya öyle bazı sözde Ehlibeyti sevdiklerini söyleyenlerin anlayamayacakları bir başka boyuttur Ehlibeyt bendesi olmak. Bu başka boyutta olan kişilerinde inançlarında herhangi bir şek şüphe olmadığı gibi inançları için her türlü cefaya göğüs gererler.

Değerli Alevi aydını Adil Ali Atalay, (Vaktidolu) Ehlibeytin Mucizeleri adli kitapta, yukarıda izah etmeye çalıştığımız boyutu çok güzel bir şekilde dile getiriyor. Saygıdeğer Adil Ali baba Ehlibeyt sevgisini şöyle dile getiriyor: “Bu öyle bir kavram ki (Ehlibeyt), ancak ehli olan anlar bunu. Özün özüdür. Bir incir ağacında çekirdeği aramak gibi, düğmesi kapalı bir elektrik hattında akımı aramak gibi... Sevenle sevilen arasında gizli bir hat vardır. Her an alışta, veriştedir. İrtibatlıdır, haberdardır. Elle tutulmaz, gözle görülmezdir. Akıldan, gönülden geçer ve elektrik akımı gibidir. Çalıştırılınca cihana hükmeder. Gizdedir o; sevgide öyle hükmedicidir. Kişiyi mertebeye ulaştıran, yüksekten tevazuya indiren, her gelen derde, belaya karşı koyan, sabır ilacıyla tedavi edendir. Çıkarsız sevgidir Ehlibeyt sevgisi.

O öyle bir sevgi ki bütün sevgililerin özü, lezzetlerin lezzeti, tüm duyguların duygusudur. İsmini anmak ibadet, düşünmek mutluluktur. Hayali cihana değer, lisan anlatmaya az gelir. Gönül onunla duygulanır, vücut onun aşkı ile akan göz yaşı ile sulanır ve onun aşkı ile yanan ateş ile pişer. Onun aşkının hızı ne ışık hızında, ne yelde ,ne kasırgada vardır. Onun iletişimi bütün iletişimlerden üstündür. Onun yaşaması öncesiz ve sonrasızdır. O, tüm varlıkların nurudur. Onu ancak göz değil, öz görür. Akıl değil, gönül taşır. Dünyanın terazileri tartmaz gönül terazisi tartar. İşte bu da Ehlibeyte konuk evi olan gönüllere sayestedir. Çünkü ulu Tanrının cihandaki düşüncesi ve görüntüsüdür. Yaşam sürdükçe tarif edilse de genede azın en azıdır”.

Yaşamı çok ucuz ve basit yaşayanlar, haybeden ömür tüketenler bu yüce inancı yaşayanların boyutlarını idrak edemezler.

Ehlibeyti anlamak ve yaşamak demek, bütün olmak demektir. Var olan her şeyle bütün olmak demektir, cümle kainatla bütün olmak demektir. Değil on sekiz bin alem, daha nice alemlerle, ötelerin çok öteleriyle bir ve bütün olmak demektir.

Ne yazık ki samimi bir şekilde de olsa Ehlibeyt bendesiyim diyen bir çok Alevide ne yazık ki bu gerçeği idrak noktasında hâlâ uzak bir yerdedir. Ancak hemen belirtelim ki bu ümitsizliğe düşmek için bir neden değildir. Aksine, ümit her zaman olmalıdır. Ve yine her ne kadar uzak olunsa da diğer bir çok kimselere göre Aleviler bu ışığa en yakın olanlardır. Bir çok Alevide bu ışığı her an yakalayabilir.

Dileğimiz, umudumuz ve mücadelemiz bu ışığın yakalanması ve bütün insanlığa sunulmasıdır. Ehlibeytin davası da bu değil midir? İnsanlığa gerçek manada insanca yaşamı idrak ettirme?

Sözlerimizi merhameti ve rahmeti sonsuz olana bir yakarışla noktalayalım.

Ey yücelerin tek yücesi

Uluların tek ulusu

Ey merhameti ve rahmeti sonsuz olan

Esirgeyen ve bağışlayan

Yüzüm yerde, özüm darda

Divanına durmuşum

Ehlibeytin nuru aşkına

Işığından mahrum eyleme bizi.

 

 

 

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!