Doğru bir tarih bilgisine nasıl ulaşılabilir? Alevilerin/ Aleviliğin tarihi ne zaman, nerede ve kimle başlar? Neden Alevilerin/ Aleviliğin, tarihi hakkında bu kadar çok farklı anlatımlar/ anlayışlar var? Alevilerin/ Aleviliğin çıkış noktası (tarihi) konusunda nasıl bir yöntem izlemeliyiz?
En basit ve genel tanımıyla tarih, “geçmiş toplumların bir bütün halinde (savaşlarını, barışlarını, kültürlerini, medeniyetlerini, ekonomilerini...) neden sonuç ilişkisi bağlamında zaman ve yer belirterek, belgelere dayalı olarak inceleyen bir bilim dalıdır”. Temel olarak yazılı ve sözlü kaynaklara dayanan tarih, tekrarlanamadığı için deney ve gözlem yöntemi dışındadır. Bu nokta itibariyle tarih, egemen anlayışların üzerinde her türlü tahrifatı yaptıkları bir alandır. Egemen anlayış tarih olarak yalnızca kendi doğrularını yazmıştır. Kendisi dışındakileri yok saymış, yok sayamadığı durumlarda da en olumsuz sıfatlarla sayfalarına almıştır. Bununla anlatmak istediğimiz; bazı kişilerin Alevilerin/ Aleviliğin tarihini ele alırken egemen anlayışın tarihine başvurmalarının yanlış bir yöntem olduğunu vurgulamaktır. Alevilerin tarihini anlatacaklarsa, bu egemen çevrelerin oluşturduğu tarihsel bilgilere dayanmamalıdır. Egemenlerin saptırdığı tarihsel bilgi kırıntıları ile Alevileri/ Aleviliği anlatmaya çalışmak abesle iştigal bir durumdur. İzlenmesi gereken yöntem, esas olarak Alevi ulularının şiirleri, menakıpnameleri ve bunlara bağlı olarak genel dünya tarihi çerçevesinde toplumların gelişim tarihlerine, dinlere, dinler tarihine, dinlerin oluşum sebeplerine, gelişimlerine, nasıl ve nereden geliştiklerine, hangi ihtiyaca cevap verebildiklerine, insanın fizyolojik-biyolojik-ruhsal yapısını inceleyen bilimlerden ve daha başka bilimlerden de yararlanmaktır. Bunların bir çoğu yapılmadığı gibi egemen anlayışın tarihi verileri ile hareket ediliyor. Böyle olunca da ortaya tutarsız, saçma-sapan bir anlayış çıkıyor. Bütün bu kafa karışıklığının sebebi izah etmeye çalıştığımız çalışmaların neticesidir.
“Alevilerin/ Aleviliğin tarihi ne zaman, nerede ve kimle başlar?”. Bu soruya özet olarak şu cevabı verebiliriz: Alevilik bir inançtır. Bu çerçevede Aleviliğin tarihi “ilk insan” olan Adem Peygamberle başlar. Hz. Muhammed ve Hz. Ali ile de zirve noktasına ulaşır. Bazı art niyetli ve çıkar sahibi kişilerin Alevi tarihi konusunda yaptıkları çalışmalara itibar edilmemelidir. Bu çalışma ve söylemlerde esas alınan, bir tane doğruya bir kaç tane yalan yanlış katıp piyasaya sürmektir. Bunun içindir ki Alevi tarihini bin yıl önce başlatanlar, Anadolu coğrafyası ile sınırlı tutanlar, Zerdüşt'le başlatanlar, Şamanizme dayandıranlar ve daha başka yanıltıcılar var.
Bu söylemlerin ve benzer söylemlerin sahipleri bir tane doğruya bir kaç tane yalan yanlış kattıkları için kafalar oldukça karışıyor. Bu noktada doğruları yalan yanlışlardan ayırabilmeliyiz. İçinde bir tane doğru var diye hepsini sahiplenmemeliyiz. Bizlerin anlayışı diğer konularda olduğu gibi bu noktada da nettir. Alevi tarihi ilk insan olan Adem peygamberden başlar Hz. Muhammed ve Hz. Ali ile zirve noktasına ulaşır. Hz. Muhammed ve Hz. Ali den sonra oluşan tarih de öyle bilinmezliklerle dolu bir tarih değildir. Dolayısıyla olaylara ve olgulara resmi ve art niyetli çıkarcı çevrelerin yerine Alevi penceresinden bakıldığında her şey apaçık aşikar bir şekilde orta yerde duruyor.
Hz. Muhammed ve Hz. Ali den önceki süreç de, tarihsel bilgiler, veriler ışığında ve genel manada bir çok bilim dalı eşliğinde incelenmelidir. Bunun için veriler, bilgiler imkanlarda şu an için kısıtlı olabilir. Ortak insanlık tarihi noktasında Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den önce ki zaman diliminin de detaylı bir şekilde objektif olarak aydınlanacağı zamanlar olacaktır.
Tekrar vurgulayalım ki inanç olarak Alevi tarihi, Adem peygamberle başlar Hz. Muhammed ve Hz. Ali ile zirve noktasına ulaşır, oradan günümüze kadar sayısız erenlerin hizmetiyle gelir.
Remzi Kaptan
|